1- “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Abdül’azîz bin Hamîdeddîn-i Dehlevî, 741 [m. 1340] senesinde Hindistânda vefât etdi. Fârisî (Umdet-ül-islâm) kitâbı çok kıymetlidir. m.1989 da, Hakîkat Kitâbevi basdırmışdır. Abdürrahmân bin Yûsüf bunu 950 [m. 1543] de türkçeye çevirmiş ve (İmâd-ül-islâm) adı ile 1290 [m. 1872] da İstanbulda basılmışdır.
2-“rahmetullahi teâlâ aleyh”: Şâh Abdül’azîz Gulâm Halîm-i Fârûkî Dehlevî, 1159 [m. 1745] da Delhîde tevellüd, 1239 [m. 1824] senesinde orada vefât etdi. Hind âlimlerinin büyüklerindendir. Meşhûr şâh Veliyyullah Ahmed Sâhib Dehlevînin oğludur. Derin hadîs âlimidir. Çok kitâb yazdı. Eserlerinin en kıymetlisi (Tuhfe-i isnâ aşeriyye)dir. Fârisî olup, bin sahîfeye yakındır. 1266 [m. 1849] senesinde Delhîde basılmışdır. İstanbul Üniversite ve Süleymâniyye ve Bursa kütübhânelerinde vardır. Yeniden tab’ edilerek, m.1988 de, Hakîkat Kitâbevi tarafından neşr edilmişdir. Şî’î adındaki kimselerin yanlış yazılarına vesîkalarla cevâb vermekdedir. 1227 [m. 1811] senesinde, Hindistânda hâfız Muhammed bin Muhyiddîn Eslemî tarafından arabîye terceme edildi. Bu arabîyi Irâk âlimlerinden Ebülfevz Muhammed Emîn bin Alî Süveydî ve ayrıca seyyid Mahmûd Şükri Âlûsî 1301 [m. 1883] de arabî olarak kısaltmışlardır. (Muhtasar-ı Tuhfe) adındaki ikincisi, 1315 [m. 1896] de Bombayda ve 1373 [m. 1953] de Kâhirede ve 1396 [m. 1976] da, ofset yolu ile İstanbulda basıldı. Bekara sûresinin yüzseksendördüncü âyetine kadar ve yirmidokuzuncu ve otuzuncu cüz’lerin fârisî tefsîri olan (Tefsîr-i Azîzî)si de çok kıymetlidir. 1386 [m. 1966] da Kâbil şehrinde basılmışdır. 455, 765, 903, 993, 1011.