Hesâb ile, güneşin hakîkî üfukdan irtifâ’ noktasına geldiği riyâdî vaktler bulunmakdadır. Güneşin bir mer’î vakte geldiği, bu riyâdî vaktden 8 dakîka 20 sâniye sonra görülür ki, buna(Mer’î vakt) denir. Ya’nî, mer’î vakt riyâdî vaktden 8 dakîka 20 sâniye sonradır. Sâat makinelerinin başlangıçları, ya’nî hakîkî zevâl ve ezânî gurûb vaktleri, mer’î vaktler olduğu için, sâat makinelerinin gösterdikleri riyâdî vaktler, mer’i vaktler olmakdadır. Takvîmlere riyâdî vaktler yazıldığı hâlde, sâat makinelerinde mer’î vaktler hâline dönmekdedirler. Meselâ, hesâb ile bulunan vakt 3 sâat 15 dakîka ise, bu riyâdî 3 sâat 15 dakîka, sâat makinelerinde 3 sâat 15 dakîka, mer’î vakt olmakdadır. Hesâb ile, önce, güneş merkezinin hakîkî üfka göre nemâzın irtifâ’ına geldiği (Hakîkî riyâdî vaktler) bulunur. Bunlar, sonra (temkin) zemânı ile muâmele olunarak, (Şer’î riyâdî vaktler)e çevrilir. Ya’nî, sâat makinelerinde, riyâdî vakte ayrıca 8 dakîka 20 sâniye ilâve etmek lâzım değildir. Bir nemâzın hakîkî vakti ile şer’î vakti arasındaki zemân farkına (Temkin) zemânı denir. Temkin mikdârı her nemâz vakti için takrîben aynıdır.
Tam İlmihal Sayfa 316
(Rıyâd-un-nâsıhîn)de diyor ki: (Bekara sûresindeki bir âyet-i kerîmede meâlen, (Beyâz iplik siyâhdan ayırd edilinceye kadar yiyiniz, içiniz!) buyurulmuşdur. Bu ipliklerin, gündüzün beyâzlığı ile gecenin siyâhlığı olduklarını anlatmak için, dahâ sonra (Fecrin) kelimesi nâzil oldu. Gündüzün beyâzlığı ile gecenin siyâhlığı, iplik gibi birbirinden ayrılınca, oruca başlanacağı anlaşıldı). (Mecma’ul-enhür)de ve (Hindiyye)de diyor ki, (Hanefî mezhebi âlimlerinin çoğuna göre, üfkun bir yerinde beyâzlık başlayınca, (İmsâk vakti) olup, oruca başlanır. Bundan [15] dakîka sonra beyâzlık üfk üzerine ip gibi yayılınca, sabâh nemâzı vakti başlar. Böyle yapmak ihtiyâtlı olur. [Ya’nî, tedbirli, iyi olur]). Nemâzı da, orucu da, bütün âlimlere göre sahîh olur. Oruca ikinci vaktden sonra başlamışsa, şübheli olur. Astronomik hesâblar ile birinci vakt bulunmakda ve takvîmlere birinci vakt yazılmakdadır. Şimdi, ba’zı takvîmlere ikinci vaktin hattâ bundan sonra başlıyan kızıllığın yayıldığı zemânın yazıldığı görülüyor. Bu yeni takvîmlere uyanların orucları sahîh olmaz. İmsâkin iki vakti arasındaki [On dakîka kadar] zemâna (İhtiyât zemânı) denir. Bu zemâna temkin demek doğru değildir. İmsâki şübheli zemâna gecikdirmenin mekrûh olduğunu, (Bahr-ür-râık) sâhibi de bildirmekdedir. Hele kızıllığın sonunda başlanılan oruclar hiç sahîh olmaz. Altmışıncı maddeye bakınız! Osmânlılarda ilk takvîm 987 [m. 1578]de yapıldı.
Son Eklenen Süâller
Maliki Mezhebinde Abdest Aldığında ve Bozulduğunda Şüphe Etmek Abdesti Bozar mı?
Mezhep taklidinde gusl abdesti alırken nasıl niyet etmelidir?
Zekat kimlere verilir, çocuğa zekat verilir mi?
Az aldanmak, çok aldanmak ve fahiş fiyat nedir?
İnsanın şerefi kıymeti nasıl ölçülür?
Yabancı dil öğrenmenin dinimizde önemi nedir?
Son rekatde teşehhüd mikdârı oturduktan sonra abdesti bozacak birşey yapmak namazı bozar mı?
Namaz kılması tahrimen mekruh yani haram olan vakitler hangileridir?
Hanefide yatsıyı gecenin yarısından sonra kılmak mekruh mudur?