1. Övülmüş, övülen.
Kalbin mahmûd hâlleri; sabır (Allah’tan gelenlere tahammül etmek), şükür (her nîmeti Allahü teâlâdan bilmek), havf (Allah’ın azâbından korkmak), recâ (Allah’ın rahmetini ümîd etmek), rızâ (Allah’tan gelenlere boyun eğmek, hoşnûd olmak, kadere karşı gelmemek), zühd (dünyâya düşkün olmamak), takvâ (haramlardan kaçınmak), kanâat (elinde olana râzı olup, daha çok istememek), cömertlik ile bütün nîmetleri Allah’tan bilip O’na bağlanmak, iyilik, hüsn-i zân (iyi zan, iyi düşünce), güzel ahlâk, iyi geçim, doğruluk ve ihlâs (her şeyi Allah rızâsı için yapmak) hâlleridir. (İmâm-ı Gazâlî)
2. Peygamber efendimizin güzel isimlerinden biri.
Ahmed, Muhammed, Mahmûd, hep över seni Allah
Senin isminle biter lâ ilâhe illallah
Bundaki ince sırrı anlamaz, bilmez gümrâh,
Kendi adıyla yazmış senin adını Rahmân
(Hazret-i Muhammed’in Hayâtı)
3. Ebrehe’nin, Kâbe’yi yıkmak üzere ordusunda getirdiği filin adı.
Resûlullah efendimizin doğmasına iki ay kadar zaman kala, Fil vak’ası meydana geldi. Bir çok insanlar akın akın gelip, Kâbe’yi ziyâret ediyorlardı. Buna mâni (engel) olmak isteyen Yemen vâlisi Ebrehe, Kâbe’yi yıkmağa karar verdi. Bu maksadla büyük bir ordu hazırlayıp Kâbe’ye yürüdü. Ebrehe’nin ordusunda, “Mahmûd” denilen bir de fil vardı. Ebrehe, Kâbe’ye yönelince, bu fil yere çöküp yürümez oldu. Hâlbuki Yemen’e çevrilince koşarak gidiyordu. Allahü teâlâ, Ebrehe’nin ordusu üzerine Ebâbîl, yâni Dağ kırlangıcı denilen kuşlardan bir sürü gönderdi. Bu kuşların her biri, biri ağzında, ikisi de ayaklarında olmak üzere nohut veya mercimek büyüklüğünde üçer taş taşıyordu. Ebrehe’nin ordusu üzerine bırakılan bu taşlar, hepsini helâk etti. Bu vak’a, Kur’ân-ı kerîmin Fil sûresinde anlatılmaktadır. (Bkz. Fil Sûresi) (İbn-i Esîr)