481

Ehliyyeti olmıyanlar ise, (Bilmiyorsanız, bilenlerden sorunuz!) âyetine uyarak ehliyyetli kişilere sormalıdır. Bir kimse, müctehid imâmların hepsini sever de, sünnete uygun olduğuna kanâ’at getirdiği yerlerde, onların herbirine tâbi’ olursa, iyi olur) diyor.

Taklîdciyi taklîd elbet harâmdır. Fekat, taklîdci müslimânın verdiği habere inanıp, bu habere göre hareket etmek, onu taklîd etmek olmaz. Bu hadîsi, filânın ictihâdı ile karşılaşdır, uygun ise, amel et denemez. Fekat, bu hadîs-i şerîfden kendi anladığını, mezheb imâmının ictihâdı ile karşılaşdır! Birbirlerine benzemiyorlar ise, kendi anladığın ile amel etme! Mezheb imâmının anladığı ile amel et denir. Hindistândaki büyük islâm âlimlerinden Senâüllâh-i Pâni-pütî “rahmetullahi aleyh” 1225 [m. 1810] de vefât etmişdir. 1197 senesinde yazdığı (Tefsîr-i Mazherî)de, Âl-i İmrân sûresinin altmışdördüncü âyetinin tefsîrinde buyuruyor ki: Bir sahîh hadîs-i şerîf görülse ve bunun mensûh olmadığı bilinse ve meselâ imâm-ı a’zam Ebû Hanîfenin “rahmetullahi aleyh” bir fetvâsı, bu hadîs-i şerîfe uygun olmasa, eğer dört mezhebden birisi, bu hadîs-i şerîfe uygun ictihâd etmiş ise, hanefî mezhebinde olanın kendi imâmının fetvâsına uymayıp, bu sahîh hadîse uygun ictihâd eden başka mezhebi taklîd ederek bu hadîs-i şerîfe uyması lâzım olur. [Ebû Hanîfe “rahmetullahi aleyh”, bu hadîs-i şerîfin te’vîlli olduğunu anlıyarak, ma’nâsı açık olan diğer bir hadîs-i şerîfe uymuşdur. Dört mezhebden biri böyle bir hadîs-i şerîfe uymuş ise, bizim de uymamız lâzım olur.] Çünki, İmâm-ı a’zam “rahmetullahi aleyh” (sahîh hadîs-i şerîf veyâ Eshâb-ı kirâmdan “rıdvânullahi teâlâ aleyhim ecma’în” birinin sözünü görürseniz, benim fetvâmı bırakıp, onlara uyunuz!) buyurdu. Böylece, icmâ’ın hâricine çıkılmamış olur. Çünki, Ehl-i sünnet âlimlerinin, dördüncü asrdan sonra, yalnız dört mezhebi vardır. Sünnî olan müslimânların amelde, ibâdet yapmakda, bu dört mezhebden başka, uyacakları bir mezheb yokdur. Bu dört mezhebden birine uymayan sözlerin bâtıl olduğu icmâ’ ile, sözbirliği ile bildirildi. Hadîs-i şerîfde, (Ümmetimin icmâ’ ile bildirdiği söz dalâlet, yanlış olmaz) buyuruldu. Nisâ sûresi yüzondördüncü âyetinde meâlen,(Mü’minlerin yolundan ayrılan kimseyi Cehenneme atarız)buyurulmuşdur. Dört mezheb imâmının ve bunların yetişdirdiği büyük âlimlerin, bir hadîs-i şerîfi görmemelerine imkân ve ihtimâl yokdur. Onlardan hiçbirinin bir hadîs-i şerîfe uymaması, bu hadîsin mensûh veyâ te’vîlli olduğuna icmâ’ olur. (Tefsîr-i Mazherî)den terceme temâm oldu. Görülüyor ki, bir mezheb imâmının bir ictihâdının bir hadîs-i şerîfe uymadığı görülünce, (mezheb imâmı bu hadîs-i şerîfi işitmemiş veyâ buna uymamış) dememeli, (Bu hadîs-i şerîfin mensûh veyâ te’vîlli olduğunu anlamışdır) demelidir.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.