Kadının zekâsı ve düşüncesi de, bu meşakkatlere niçin katlandığının sebeblerini ve kurtuluş yolunu arayacak kadar değildir. Onun için, kadını boşamak pek hâtıra gelmez. Avrupalılara imrenen ve onlara benzemeğe çalışan büyük şehrlerde, boşanmak dahâ çokdur. Bunlar, islâm âdetlerini, şahsiyyetlerini, rûhlarını ve âilenin kıymetini kaybetmekdedirler. Paraya ve hayvanlar gibi, şehvânî arzûlara ve modaya uymak sebebleri ile, kadın da, çalışmak zorundadır. Bu ilerici denilen insanların dinleri, milliyyetleri, fikrleri, hisleri birbirine benzemez. Hele Avrupada, Amerikada okuyup gelen kızların ma’nevî değerleri dahâ çok bozulmuşdur. Bir hıristiyan kadın gibi yaşayış yolundadırlar. Bütün yapdıkları samîmî değil, taklîd iledir) diyor.
Cevâb: Dinde reformcu Mûsâ Beykiyefin görüşü ve yazısı burada insâflı olmuşdur. Öyle kadınları işitiyoruz ki, hıristiyan kadınlarının papas karşısında günâh çıkarmalarına bile imreniyorlar. Avrupalıları, Amerikalıları taklîd etmekden alınan delicesine bir zevkle dînimizin temeline dokunan şu müdhiş misâle bakınız! İslâmiyyetde, insanın Allahına yalvarmak ve günâhını afv etdirmek için günâhları önce bir insanın afv etmesine ihtiyâç yokdur. Yalnız, zulm, işkence yapılmış, hakkı çiğnenmiş olanların, zâlimleri afv etmeleri lâzımdır. İslâmiyyetde, gizli işlenmiş olan günâhları bir kula afv etdirmek şöyle dursun, günâhını başkasına bildirmek bile câiz değildir. Günâhı işlemek suç olduğu gibi, bunu başkasına söylemek de suçdur. Dînimizdeki nezâkete, nezâhete bakınız! İnsanın izzetini, şerefini korumakdaki islâmiyyetin şu inceliğine hayrân olmak yakışırken, hıristiyanlığın, bilhâssa kadınların nâmûsunu, şerefini ayaklar altına alan (günâh çıkarma) rezâletine imrenmek için, insanın, ilericilere kazılmış olan dalâlet çukurlarına düşmesi lâzım gelir.
İslâmiyyetde kadın ev içinde ve dışında çalışmak, para kazanmak mecbûriyyetinde değildir. Evli ise erkeği, evli değilse babası, babası da yoksa, en yakın akrabâsı çalışıp onun her ihtiyâcını karşılamağa mecbûrdur. Kendisine bakacak hiç kimsesi bulunmıyan kadına, devletin (Beyt-ül-mâl)denen hazînesi bakmağa me’mûrdur. İslâmiyyetde geçim yükü erkek ve kadın arasında paylaşdırılmamışdır. Bir erkek, zevcesini tarlada, fabrikada veyâ herhangi bir yerde çalışmağa zorlayamaz. Eğer kadın isterse ve erkek de izn verirse, kadın kadınlar için iş bulunan yerlerde, erkekler arasına karışmadan çalışabilir. Fekat, kadının kazancı kendisinindir. Kocası ondan cebrle hiçbir şey alamaz. Onu kendi ihtiyâçlarını dahî satın almasına zorlıyamaz. Ev işlerini yapmağa da zorlıyamaz. Kadın ev işini kocasına bir hediyye, bir lutf olarak yapar. Bunlar, müslimân hanımların sâhib oldukları birer fazîletdir. Onlardaki şerefli bir sıfatdır.