Bu büyükler, zikrleri ve (yâd-i dâşt)ı öyle açık yazmışlardır ki, bir mürşidin öğretmesine lüzûm kalmamışdır. Tesavvuf büyüklerinin nisbetlerine kavuşmak, çok büyük bir ni’metdir). Üçyüzbirinci sahîfesinde diyor ki, (Resûlullahı “sallallahü aleyhi ve sellem” rü’yâda gördüm. Hangi mezhebin ve hangi tarîkatın dahâ iyi olduğunu, dahâ çok sevdiğini sordum. Bütün mezhebler ve tarîkatlar müsâvîdir. Hiçbirinin diğerinden üstünlüğü yokdur buyurdu). (Tefhîmât)ın birinci cildinin ikiyüzyetmişyedinci ve ikiyüzyetmişdokuzuncu sahîfesinde diyor ki, (Müslimânlar mezheblere ayrılmışdır. Âlimler, Resûlullahdan gelmiş bulunan islâmiyyeti bildirmişlerdir. Birçok bilgilerde birleşmiş, bir kısmında da ufak ayrılıklar olmuşdur. Fekat, sivâd-i a’zam, ya’nî çoğunluk, doğru yola sarılmış, kendilerine uymıyanları inkâr etmişlerdir. Muhâlifler, korkudan saklanmış veyâ (Takıyye) ya’nî ikiyüzlülük yapmışlardır. Bu hâlleri de bid’at sâhibi olduklarını göstermekdedir. Hak mezheblerin birleşdiği bilgilere sarılmalı, ayrıldıklarını da inkâr etmemelidir. Peygamber olmıyan belli bir kimsenin mezhebine uymak farzdır diyen kâfir olur. O kimse yaratılmadan önce de islâmiyyet vardı. Fıkh âlimleri bildirmişlerdi. Müslimânlar, her zemân doğru mezheblerden birine uymuşlardır. Çünki, o mezheb imâmının, Resûlullahdan “sallallahü aleyhi ve sellem” gelen islâmiyyeti doğru olarak bildirdiğine inanmışlardır. Kalbime öyle geliyor ki, ençok yayılmış olan Hanefî ve Şâfi’î mezheblerinde bugün mevcûd olan bilgileri hadîs kitâbları ile karşılaşdırmak uygun olur. Aslı bulunmıyan bilgileri çıkarınca, iki mezheb birleşmiş gibi olur. Geride kalan bilgilerde ortak olanlar alınır. Ortak olmıyanlar da ruhsat ve azîmet olarak ayrılmış olur. Zarûret hâlinde, ruhsat olanına uyulur) diyor. Burada mezhebsizlere de kesin cevâb vermekde, (Bunlardan olmıyan müslimânlar müşrikdir) sözlerinin küfr olduğunu açık olarak bildirmekdedir. [Şâh Veliyyullahın (Aslı bulunmıyan bilgiler) dediği, câhil din adamlarının yazdıkları kitâblara kendiliklerinden ilâve etdikleri bilgilerdir. Böyle bilgiler Hanefî ve Şâfi’î mezheblerinin temel kitâblarında ve hadîs-i şerîflerde yokdur. Böyle bilgiler temizlendikden sonra, iki mezheb arasında ayrılık çok az olduğu görülür. Çünki hadîs-i şerîflerde açık bildirilmiş olan bilgilerde iki mezheb arasında, hattâ dört mezheb arasında hiç fark yokdur. Açıkça bildirilmemiş olan bilgilerin çoğunda da fark yokdur. Farklı olanlar azdır. Farklı olanların kolay olanlarına (Ruhsat) denir. Kolay olmıyanlarına (Azîmet) denir. Kitâbımızın başında bu konuda geniş bilgi verilmiş idi. Lütfen oradan da okuyunuz!]
- 347 -