401

Bundan sonra, halîfenin ta’yîn ve Eshâb-ı kirâmın kabûl etmesi ile hazret-i Ömer Fârûkradıyallahü anh” ve ondan sonra, altı kişi arasından ve sözbirliği ile, Zinnûreyn Osmân bin Affân “radıyallahü anh” ve bundan sonra, Allahın arslanı, arayanların aranılanı, şaşılacak şeylerin hazînesi, emîr-ülmü’minîn Alî ibni ebî Tâlib “kerremallahü vecheh” halîfe oldu. Bu dört halîfeden herbiri, kendi hilâfetleri zemânında, birbirleri ile uygun, her dürlü ayrılık lekesinden temiz idi. Kardeşlik ve birlik üzere idiler. Herbiri, İslâm memleketlerini şirkden ve müşriklerin kininden korudular. Bu dört halîfeden sonra, müslimânlar îmân ve i’tikâdda birlik idi. Her ne kadar, zemân ve asrlar geçmesi ile, islâm âlimlerinin oruc, hac, zekât ve başka yapılacak işlerde ayrılıkları oldu ise de, fekat inanılacak şeylerde ve Resûlullahı “sallallahü aleyhi ve sellem” ve Onun Eshâbını sevmekde ve hepsini hâlis olarak tanımakda hiçbir kusûr ve noksan ve bozukluk ve gevşeklik olmadı. Şâh İsmâ’îlin ortaya çıkmasına kadar bütün İslâm memleketleri, böyle sâf ve temiz idi. Sizler selîm aklınızla ve temiz kalblerinizin irşâdı ile, sonradan çıkarılan, Eshâb-ı kirâmı söğmek ve şî’î olmak yolunu, çok şükr bırakdınız. Dîn-i islâm serâyının dört temel direği olan dört halîfenin sevgisi ile kalblerinizi süslediniz. Bunun için, ben de, bu söz verdiğimiz beş karârımızı, gökler gibi yüksek, karaların ve denizlerin hâkânı, haremeyn-i şerîfeynin hizmetcisi, yeryüzünün ikinci Zülkarneyni, büyük İslâm pâdişâhı, kardeşimiz, rum memleketlerinin sultânına bildirmeği söz veriyorum. Bu işi arzûmuza uygun olarak bitirelim. Bu yazdıklarımız, Allahü teâlânın yardımı ile, çabuk meydâna çıksın! Şimdi bu hayrlı işi kuvvetlendirmek için, allâme-i ulemâ (molla Alî ekber) molla başı ve başka yüksek âlimlerimiz bir tezkire yazdılar. Böylece, bütün şübhe perdelerini yırtdılar. İyice anlaşıldı ki, bütün bu iftirâlar, bid’atler ve ayrılıklar, şâh İsmâ’îlin çıkardığı fitnelerden doğmuşdur. Yoksa ondan önceki zemânların hiçbirinde ve islâmın başlangıcında, bütün müslimânların îmânları, düşünceleri tek bir yolda idi. Bunun için, Allahü teâlânın yardımı ile ve Onun kalblerimize sunması ile, bu şerefli ve yüksek kararı almış bulunuyoruz. İslâmiyyetin başlangıcından, tâ şâh İsmâ’îlin çıkmasına kadar bütün müslimânlar, Hulefâ-i râşidîni hak, doğru halîfe bilirdi. Herbirini haklı olarak halîfe oldu bilirlerdi. Bunları söğmekden, kötülemekden çekinirlerdi. Hatîb efendiler ve büyük vâ’izler, minberlerde ve derslerde, bu halîfelerin iyiliklerini, güzel hâllerini, üstünlüklerini söylerlerdi. Mubârek ismlerini söylerken ve yazarlarken “radıyallahü anhüm” derlerdi.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.