Hâlbuki, hadîs âlimlerinin hiçbiri, ya’nî hazret-i Alîyi “radıyallahü anh” aşırı derecede sevmekle meşhûr olup, onun üstünlüklerini, kahramanlıklarını, dîne olan hizmetlerini gösteren hadîsleri haber veren âlimler bile, Onun halîfe olması için, ne bir emr, ne bir işâret bildirmedi. Alî “radıyallahü anh” hiçbir sözünde, hiçbir hutbesinde, hiçbir mücâdelesinde ve Ebû Bekrin halîfe seçilmesindeki gecikmesinde ve Ömerden sonra halîfe namzedi seçilen altı kişiden biri olarak, oradaki konuşmalarında, hilâfete hakkı olduğunu gösterecek birşey söylemedi. Altı halîfe adayı toplantısında Abbâs Alîye “radıyallahü anhümâ” elini uzatarak: Elini ver! Herkes, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” amcasının seni halîfe yapdığını görsün de, sana uysun, dedi. O ise, kabûl etmedi).
Fâtımayı “radıyallahü teâlâ anhâ” incitmemek için olan emr, her dürlü incitmeyiniz demek değildir. Çünki, Emîr “radıyallahü teâlâ anh” da, onu, birkaç def’a incitdi. İncitmesi suç olmadı. Bunun gibi, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” ba’zı zevcelerine, (Âişeyi üzerek, beni incitmeyiniz! Biliniz ki, onun yatağında iken bana vahy gelmekdedir) buyurmuşdu. Âişeyi incitmenin, kendisini incitmek olduğunu bildirdi. Hâlbuki, hazret-i Âişe “radıyallahü anhâ”, hazret-i Alîden “radıyallahü anh” elbette incindi. Bunun için diyebiliriz ki, hadîs-i şerîflerdeki (incitmeyiniz!) emri, nefsin isteklerine ve şeytâna uyarak incitmeyiniz, demekdir. Yoksa, islâmiyyetin, hakîkatin yerine getirilmesi için üzmek yasak olmaz. Fâtımanın “radıyallahü anhâ” Ebû Bekrden “radıyallahü anh” incinmesi, kendisine Fedekden mîras vermediği içindi. [Fedek, Hayber kal’ası yakınında hurması bol bir köy idi. Yehûdîlerle, köyün yarısını Resûlullaha vermek üzere sulh yapılmışdı.] Bir hadîs-i şerîfde, (Biz Peygamberler, mîrâs bırakmayız. Bırakdıklarımız, fakîrlere sadaka olur) buyurulduğu için halîfe Ebû Bekr “radıyallahü anh”, Resûlullahın hurmalıklarının gelirini fakîrlere dağıtdı. Bu hadîs-i şerîfe uyarak, Fâtımaya “radıyallahü anhâ” vermedi. Yoksa, nefsine, şeytâna uyarak yapmadı. Bunun için, suç olmaz. Eğer, sorulursa ki, hadîs-i şerîfe uyularak yapılan işden, Fâtıma “radıyallahü anhâ” niçin incindi? Cevâbında deriz ki, Onun incinmesi, düşünerek ve istiyerek incinmek olmayıp, insanlığın za’îf tarafı, yaratılış îcâbı idi. Elinde olmıyarak incindi. Böyle incitilmesi ise, yasak olmaz.
3- Mâverâ’ünnehr âlimleri “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în” buyurdu ki: (Allahü teâlâ, Ebû Bekr “radıyallahü anh” için, Tevbe sûresi, kırkıncı âyetinde, Peygamber “sallallahü aleyhi ve sellem”in sâhibi, ya’nî arkadaşı, dedi. Peygamberin sâhibini kötülemek, söğmek, câiz olmaz).