Bu emrler ve yasaklar, emânete benzetiliyor. Emâneti yerine vermek lâzım olduğundan, ibâdetleri yapmanın lüzûmu bildirilmiş olmakdadır. Âlimler arasında, bu emânet, akldır ve islâmiyyetdir, diyenler oldu. Çünki, aklı olan kimse, islâmiyyete uyar]. Bu emânete ister akl densin, ister rûh denilsin, âyet-i kerîme, ibâdetleri yapmanın, beş vakt nemâz kılmanın ehemmiyyetini bildirmekdedir. Nisâ sûresinin ellisekizinci (58) âyetinde meâlen, (Ey îmân edenler! Allahü teâlâya ve Onun Resûlüne itâ’at ediniz!) buyuruldu. Allahın Resûlü, âyet-i kerîmedeki emânet kelimesini, ibâdet olarak anlamış, onun için, beş vakt nemâz kılmağı emr etmişdir. Allahın Resûlüne itâ’at etmek istiyenlerin, her gün beş vakt nemâz kılmaları lâzımdır. Nemâz kılmak istemiyenler, ne derse desinler, müslimânlar beş vakt nemâza çok ehemmiyyet vermelidir.
En kıymetli tefsîr kitâblarından olan Beydâvî tefsîrinde diyor ki: (Abdüllah ibni Abbâs “radıyallahü teâlâ anhümâ” hazretlerine sordular: Beş vakt nemâzı emr eden âyet-i kerîme, Kur’ân-ı kerîmin neresindedir? Cevâbında: Rûm sûresinin onyedinci ve onsekizinci âyetlerini oku, dedi. Bu iki âyet-i kerîmede meâlen, (Akşam ve sabâh vaktlerinde, Allahı tesbîh edin. Göklerde ve yer yüzünde olanların yapdıkları ve ikindi ve öğle vaktlerinde yapılan hamdler, Allahü teâlâ içindir) buyuruldu. Akşam yapılan tesbîh, akşam ve yatsı nemâzlarıdır. Sabâh yapılan tesbîh, sabâh nemâzıdır. İkindi ve öğle vaktlerinde yapılan hamdler, ikindi ve öğle nemâzlarıdır.Âyet-i kerîmeler, beş vakt nemâzı emr etmekdedir, dedi). Beş vakt nemâza inanmıyanlar, bu iki âyet-i kerîmeyi işitince, şaşırıp kalıyor. Bu âyetlerde(Salât) kelimesi yokdur, diyorlar. Salâtı emr eden, altmışbeşden ziyâde âyet-i kerîme kendilerine okununca, salât düâ demekdir. Biz bu âyetlere uyarak, gizlice düâ ederiz. Nemâz emr edilmedi, diyorlar.
Bekara sûresinin ikiyüzotuzdokuzuncu (239) âyetinde meâlen, (Salâtları ve vustâ salâtini koruyun! [ya’nî devâmlı nemâz kılın!]. Allaha itâ’at ederek salât kılın!)buyuruldu. Salâtları korumak demek, beş vakt nemâzı vaktlerinde ve şartlarına uygun kılmak demekdir. İmâm-ı Ahmedin (Müsned) kitâbında ve imâm-ı Münâvînin(Künûz-üddekâık) kitâbında yazılı hadîs-i şerîfde, (Vustâ salâtı, ikindi nemâzıdır)buyuruldu. Hazret-i Alî “kerremallahü vecheh” buyurdu ki, Hendek muhârebesinde Peygamberimiz, (Düşman bize vustâ, [ikindi nemâzını] kıldırmadı. Allahü teâlâ, onların karınlarını ve kabrlerini ateşle doldursun!) buyurdu. Salât, hem düâ, hem de nemâz demekdir. Bu âyet-i kerîmede emr edilen salâtın bildiğimiz nemâz olduğu, buradan anlaşılmakdadır.