401

Resûlullahsallallahü aleyhi ve sellem”, hazret-i Alî ile Üsâmeyi “radıyallahü anhümâ” çağırıp,(Bu işin sonu neye varacak?)dedi. Üsâme, (Yâ Resûlallah! Biz senin zevcenin yalnız iyi olduğunu biliriz) dedi. Hazret-i Alî de, (Yeryüzünde kadın çok. Allahü teâlâ sana yeryüzünü dar eylemedi. Âişeyi, câriyesi olan Büreydeden sor!) dedi. Ona soruldu. Allaha yemîn ederim ki, Onda bir ayb görmedim. Arada bir uyurdu. Koyun gelince, un ile hamur yapıp yirdi. Çok zemân Onun yanında bulundum. Onda hiçbir ayb görmedim. Ağızlarda dolaşanlar doğru olsaydı, Allahü teâlâ, onu sana bildirirdi) dedi. Resûlullah, birgün evinde üzüntülü oturuyordu. Ömer-ül-Fârûk hazretleri geldi. Resûlullah, Onun ne düşündüğünü sordu. (Yâ Resûlallah! İyi biliyorum ki, münâfıklar yalan söylüyorlar. Allahü teâlâ, senin üzerine sinek kondurmuyor. Bir mırdar yere konup da, sonra senin üstünü kirletmesin diye muhâfaza ediyor. Seni az bir pislikden saklıyan Allah, pisliklerin en kötüsünden elbet saklar) dedi. Hazret-i Ömerin bu sözü Resûlullahın hoşuna gitdi. Mubârek yüzü güldü. Sonra, hazret-i Osmânı çağırdı. Ona da sordu. (Bu sözü münâfıkların yaydığından ve yalan olduğundan şübhem yokdur. Hepsi iftirâdır. Allahü teâlâ, senin gölgeni yere düşürmiyor. Mubârek gölgenin bile pis bir yere düşmesini, yâhud habîs bir kişinin, O gölgeye basmasını önlüyor. Mubârek evine pislik sokmasını hoş görür mü?) dedi. Bu sözden de, mubârek kalbi ferahladı. Sonra hazret-i Alîyi çağırıp sordu. O da, (Bu sözler yalandır, iftirâdır. Münâfıkların uydurmasıdır. Sizinle nemâz kılıyorduk. Siz nemâz içinde iken mubârek na’lınınızı çıkardınız. Size uyarak biz de çıkardık. (Na’lınlarınızı niçin çıkardınız?) dediniz. Size uymak için dedik. Siz de, (Cebrâîl aleyhisselâm geldi. Na’lında necâset bulaşığı olduğunu bana haber verdi. Onun için çıkardım)buyurmuşdunuz. Nemâz içinde bile vahy ederek seni pislikden koruyan Allah, mubârek zevcelerine böyle pislik yapılmasına izn verir mi? Böyle bir şey olsaydı, bunu da hemen haber verirdi. Mubârek kalbin üzülmesin. Allahü teâlâ, vahy edip, mubârek zevcenizin pâk olduğunu elbette size bildirir) dedi. Bu söz de, Resûlullahı sevindirdi. Hemen hazret-i Ebû Bekr-i Sıddîkın evine teşrif buyurdu “radıyallahü teâlâ anh”.

Hazret-i Âişe diyor ki: O gün ben durmadan ağlıyordum. Ensârdan bir hanım gelmiş, o da ağlıyordu. Annem ve babam yanımda oturuyorlardı. Ânsızın Resûlullah gelip selâm verdi. Yanımda oturdu. O zemândan beri yanıma hiç gelmemişdi. Bir ay geçmişdi. Hiç vahy inmemişdi. Resûlullah oturunca, Allahü teâlâya hamdsenâ eyledi. Şehâdet kelimesini okudu.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.