Kur’ân-ı kerîmin ma’nâsındaki ayrılıklara misâl olarak denir ki, (Sebe’) sûresinin ondokuzuncu âyeti,(Rabbenâ bâ’id beyne esfârinâ)dır. Ey Rabbimiz! Kitâblarımızı bizden uzaklaşdır demekdir. Allaha düâ etmekdedir. Ba’zıları, bunu (Rabbünâ bâ’ade beyne esfârinâ) okumuşdur. Rabbimiz kitâblarımızı bizden uzaklaşdırdı, demekdir. (Mâide) sûresinin yüzonbeşinci âyeti, (Hel yestetî’u Rabbüke) Rabbin düânı kabûl eder mi, demekdir. Ba’zıları bu âyeti, (Heltestetî’u Rabbeke) okumuşlardır ki, Rabbine düâ eder misin? demekdir.
Cevâb: Bildirilen ayrılıkları yapan birer kişidir. Tefsîr ve Kırâ’et âlimleri bu ayrılıkları yapanların okumasını red etmişlerdir. Sözbirliği ile olan okumağı almışlardır. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem”,(Kur’ân-ı kerîm yedi harf üzerine indirildi. Bunların hepsi şifâ ve kâfidir) buyurdu. Bunun için Kur’ân-ı kerîmin okunmasında ve ma’nâsında hâsıl olan ayrılıklar, Onun mu’ciz olmasına leke düşürmez.
[Hadîs-i şerîfdeki harf, lugat, kırâ’et demekdir. Hazret-i Ebû Bekrin topladığı Mıshafda, yedi çeşid okumanın hepsi vardı. Hazret-i Osmân halîfe iken, Eshâb-ı kirâmı topladı. Yeni yazılacak Mıshafların Resûlullahın son senesinde okuduğu şeklde olmaları sözbirliği ile kabûl edildi. Kur’ân-ı kerîmi bu şeklde okumak vâcibdir. Diğer altı şeklde okumak da câizdir. (Rıyâd-un-nâsıhîn)].
Altıncı olarak diyorlar ki, Kur’ân-ı kerîmde fâidesiz tegannî ve tekrârlamalar vardır. Meselâ, (İnne hâzâni le-sâhirâni) böyle tegannîdir. Okumadaki tekrâra misâl, (Rahman) sûresidir. Ma’nâdaki tekrâra misâl, Mûsâ ve Îsâ aleyhimesselâmın kıssalarıdır.
Cevâb: [(Hâzâni ile sâhirâni) âyet-i kerîmesinin, belâgat ilmine göre, i’câz derecesinde olduğunu bildirmek için, İmâm-ı Rabbânî “kuddise sirruh”, (Şerh-i mevâkıf) kitâbından alarak, burada uzun yazmışdır. Bunları terceme etmedik.] Tekrârlara gelince, ma’nâyı zihnlere iyi yerleşdirmek için, bunun fâidesi inkâr edilemez. Bir ma’nâyı çeşidli ifâdelerle anlatmak san’atinin kıymeti, belâgat ilmini bilenlerce ma’lûmdur. Tek bir kıssada çeşidli olaylar bulunur. Tek kıssa çeşidli yerlerde tekrârlanırken, başka başka olaylara ağırlık verilir.
Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” mubârek parmağı ile işâret edince, ayın ikiye bölünmesi, taşların, ağaçların kendisi ile konuşmaları ve kendisi ile berâber gitmeleri, hayvanların konuşmaları, az yemekle çok kimselerin doyurulması, mubârek parmakları arasından devâmlı su akması, geçmişde ve gelecekde, kimsenin bilmediği şeyleri haber vermesi ve bunlara benziyen dahâ nice mu’cizeleri vardır.