Talebeleri ve Onlardan istifâde edenler, sayılamıyacak kadar çokdur. Te’sîrli teveccühünden hâsıl olan feyz ve kemâller, yüksekliğini gösteren, en güzel delîldir. Dokuzyüzbin kimsenin ona talebe olmak se’âdetine kavuşduğu söylenir. Yedibin talebesine icâzet verdi. Huzûrunda bir tâlib bir haftada Fenâ-i kalbî makâmına ve bir ayda vilâyetin kemâlâtına kavuşurdu. Ba’zılarını, bir teveccühde bütün makâmlara kavuşdururdu. Oğullarının altısı da kutbluk mertebesi ile şereflendiler. Cihânı nûr ile doldurdular. Zâten yüksek babaları, kendisine: (Senin oğulların, benim gibi olurlar) buyurmuşdu.
Muhammed Ma’sûm “rahmetullahi teâlâ aleyh” hazretlerinin altı oğlu, beş kızı vardır.
İmâm-ı Rabbânînin oğullarından Muhammed Ferrûh ve Muhammed Îsâ, onbir ve yedi yaşlarında iken, büyük ağabeğleri Muhammed Sâdık ile “kuddise sirruhüm” aynı günde vebâ hastalığından vefât eylediler “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în”.
En küçük oğlu, Muhammed Yahyâdır “kuddise sirruh”: 1025 senesinde tevellüd etdi. Dahâ dokuz yaşında iken Kur’ân-ı kerîmi ezberledi. O sene de hazret-i İmâm “rahmetullahi teâlâ aleyh” vefât eyledi. Bu oğluna da, çok merhametli ve şefkatli idi. Kur’ân-ı kerîmi ezberledikden sonra, arabî ilmler okudu. Aklî ve naklî ilmlerin çoğunu ağabeğlerinden tahsîl etdi. Yirmi yaşında, aklî ve naklî ilmleri bitirdi. Hadîs ilminde sened oldu. Fıkh ilminde de tâm bir mesned idi. Dünyâya gelmeden önce, yüksek babasına, (Biz seni, ismi Yahyâ olan bir oğul ile müjdeleriz) âyet-i kerîmesi ilhâm edildi. Bunun için, bu oğlunun ismini Yahyâ koydu. Tarîkat-i Ahmediyye makâmlarını, ağabeğlerinden aldı. Zemânın hükümdarı olan Muhammed Âlemgîr Evreng-i Zîb, huzûruna gelir, istifâde ederdi. İki def’a hacca gitdi. 1098 senesinde vefât etdi.
Onüçüncü asrın müceddidi, makâmât-ı Ahmediyyeye kavuşmuş, asrının teki, eşsiz kâmil ve mükemmil mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî “kuddise sirruh” buyuruyor ki: (Bu ümmetde, sünnet-i seniyyeye yapışmakda, ism, sıfat ve Zât-i ilâhîde keskin görüş ve hepsi hakîkate uygun olan çok yüksek, çok doğru ve çok ince ma’rifetler sâhibi olmakda, Eshâb-ı kirâmdan sonra İmâm-ı Rabbânî “rahmetullahi aleyh” gibi, bir başka kimse göremiyorum. Onun hakîkatini ancak Peygamberler anlar “aleyhimüsselâm”. Evliyâ, bundan ne anlıyabilir?) Büyüklerden biri “rahmetullahi aleyh” rü’yâda Resûlullah efendimizden “aleyhisselâm” (Müceddid hakkında ne buyuruyorsunuz?) diye sordu. Cevâbında: (Benim dört halîfem vardır. Beşincisi Ahmeddir) buyurdu. Mazher-i Cân-ı Cânân “kuddise sirruh” da, Peygamber efendimizden “aleyhisselâm”