480

Her müslimân da, iyi huyları ile, iyilik yapmakla cihâd yapar. Çünki(cihâd etmek), insanları müslimân yapmağa da’vet etmek demekdir. Görülüyor ki, kâfirlere karşı da, iyi huylu olmak, onları incitmemek, cihâd etmek oluyor. Her müslimâna farz oluyor.

Yukarıdaki uzun mektûbu yazan Muhammed Ma’sûm Fârûkî “rahime-hullahü teâlâ, İslâm âlimlerinin büyüklerinden ve Evliyânın “kaddesallahü teâlâ esrârehümül’ azîz” üstünlerinden biridir. Hicretin binyedi senesinde Hindistânda, Serhend şehrinde doğmuş, 1079 [m. 1668] senesinde orada vefât etmişdir. Babasının türbesinden birkaç yüz metre uzakdaki büyük türbede medfûndur. Sayısız mektûblarıyla Hindistândaki binlerce müslimâna, devlet adamlarına, zemânının pâdişâhı Âlemgîr Evrengzîb sultâna “rahime-hullahü teâlâ”[1] nasîhatlar vermiş, kardeşlik duygularını, iyi huylu olmağı, yardımlaşmağı, dünyâda râhat ve huzûr içinde yaşayıp, âhiretde de se’âdete kavuşmaları için çalışmışdır. Yüzkırkbinden fazla kimse, sohbetinde, derslerinde bulunarak, tesavvufun yüksek derecesine kavuşmuşlar, birer Velî olmuşlardır. Bu seçilmiş talebesinden başka, kendisinden dinleyip, öğrenip dînini ve ahlâkını düzeltenlerin sayısı yüzbinleri aşmakdadır. Yetişdirdiği Evliyâ arasında dört yüzden ziyâdesi irşâd makâmına yükselmiş, her biri, gönderildiği şehrlerde, binlerce insanı felâketden, cehâletden, dalâletden kurtarmışlardır. Altı oğlundan herbiri, büyük âlim ve velî olup, bütün torunları böyle olmuş, bütün insanlara ışık tutan, çok kıymetli kitâblar bırakmışlardır.

Hakîkî müslimân, bâtıl inançlara inanmaz. Sihr, uğursuzluk, fal, efsûn, Kur’ân-ı kerîmden başka şeyler yazılı muska, mavi boncuk, kehânet ve benzeri şeylere, bunların muhakkak iş yapacaklarına, mezârlara mum dikmeğe, tel ve iplik bağlamağa i’tibâr etmez ve kerâmet sâhibi olduğunu söyleyen sahtekârlara ancak güler. Bâtıl, bozuk şeylerin çoğu, başka dinlerden islâmiyyete sokuşdurulmuşdur. Ba’zı din adamlarından (kerâmet) bekleyenlere büyük İslâm âlimi İmâm-ı Rabbânî “rahime-hullahü teâlâ” şöyle buyurmakdadır: (İnsanlar, din adamlarından, kerâmet beklerler. Bunların ba’zılarının kerâmeti yokdur, ama diğerlerinden dahâ ziyâde Allahü teâlâya yakındır. En büyük kerâmet, İslâmiyyeti iyi öğrenmek ve ona uygun yaşayabilmekdir.)

Amerikada Stanford Üniversitesinde yapılan son incelemeler, ba’zı insanların bir (altıncı hisse) sâhib olduğunu, meselâ kapalı bir kutu içinde bulunan eşyâyı sayabildiklerini, kapalı zarfdaki yazıyı okuyabildiklerini, uzakda bulunan bir kimse ile irtibat kurabildiklerini, bir insanın aklından geçen şeyi anlıyabildiklerini göstermişdir.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.