Ömer “radıyallahü teâlâ anh” halîfe iken, acem memleketinin temâmını müslimânlar feth edip, Hüsrevin nesli de, mülkü de kalmadı.
60 — Resûl aleyhisselâm, çarşıda emr-i ma’rûf ve nehy-i münker ederken, nasîhat verirken, Mervanın babası olan Hakem bin Âs ismindeki alçak, Resûlullahın “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” arkasından gelerek, gözlerini açıp kapar ve yüzünü buruşdurur, böylece alay ederdi. Resûl aleyhisselâm, arkaya dönüp, onun bu çirkin hâlini görünce,(Kendini gösterdiğin şeklde kal!) buyurdu. Ölünceye kadar, yüzü gözü oynak kaldı.
61 — Allahü teâlâ, Habîbini belâlardan korurdu. Ebû Cehl, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” en büyük düşmanı idi. Büyük bir taşı mübârek başına vurmak için kaldırdıkda, Resûlullahın iki omuzunda birer yılan görerek taş elinden düşdü ve kaçdı.
62 — Kâ’be-i muazzama yanında nemâz kılarken, yine alçak Ebû Cehl, tam zemânıdır diyerek, bıçakla üzerine yürümek isterken, hemen geri dönüp kaçdı. Arkadaşları, niçin korkdun dediklerinde, Muhammed “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” ile aramızda ateş dolu bir hendek gördüm. Birçok kimse beni bekliyorlardı. Bir adım atsaydım, yakalayıp ateşe atacaklardı. Bunu müslimânlar işitip, Resûlullaha “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” sorduklarında, (Allahü teâlânın melekleri, onu yakalayıp parçalayacaklardı) buyurdu.
63 — Hicretin üçüncü senesinde, Resûl aleyhisselâm (Katfân) gazvesinde, bir ağaç dibinde yalnız yatarken, Da’sûr isminde bir pehlivan kâfir, elinde kılınçla gelip, seni benden kim kurtarır dedi. Resûlullah, (Allah kurtarır) dedikde, Cebrâîl ismindeki melek, insan şeklinde görünüp, kâfirin göğsüne vurdu. Yıkılıp kılınç elinden düşdü. Resûl aleyhisselâm, kılıncı eline alıp, (Seni benden kim kurtarır?) dedi. Beni kurtaracak, senden dahâ hayrlı kimse yokdur diye yalvardı. Afv buyurup, serbest bırakdı. Îmâna gelip, çok kimselerin de îmâna gelmesine sebeb oldu.
64 — Hicretin dördüncü senesinde, (Benî Nadîr)de, Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” yehûdîlerin kale dıvarları altında Eshâbı ile konuşurken, bir yehûdî büyük bir değirmen taşını yukarıdan atmak istedi. Taşa elini uzatınca, iki eli çolak oldu.
65 — Hicretin dokuzuncu senesinde uzaklardan akın akın gelip îmân ediyorlardı.