38 — Aklı, bütün insanların aklından dahâ çokdur.
39 — İnsanlarda bulunabilecek bütün iyi huyların hepsi Ona ihsân olundu. Büyük şâir Ömer bin Fârıda, (Resûlullahı niçin medh etmedin) dediklerinde, Onu medh etmeğe gücüm yetmiyeceğini anladım. Onu medh edecek kelime bulamadım demişdir.
40 — Kelime-i şehâdetde, ezânda, ikâmetde, nemâzdaki teşehhüdde, birçok düâlarda, ba’zı ibâdetlerde ve hutbelerde, nasîhat yapmakda, sıkıntılı zemânlarda, kabrde, mahşerde, Cennetde ve her mahlûkun lisânında Allahü teâlâ, Onun ismini kendi isminin yanına koymuşdur.
41 — Üstünlüklerinin en üstünü, Habîbullah olmasıdır. Allahü teâlâ, Onu kendisine sevgili, dost yapmışdır. Onu herkesden, her melekden dahâ çok sevmişdir. Allahü teâlâ, hadîs-i kudsîde, (İbrâhîmi Halîl yapdım ise, seni kendime Habîb yapdım)buyurmuşdur.
42 — (Sana, râzı oluncaya kadar, [yeter deyinceye kadar] her dilediğini vereceğim)meâlindeki Duhâ sûresinin 5. ci âyet-i kerîmesi, Allahü teâlânın, Peygamberine “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” bütün ilmleri, bütün üstünlükleri, ahkâm-ı islâmiyyeyi, düşmânlarına karşı yardım ve galebe ve ümmetine fethler, zaferler ve kıyâmetde her dürlü şefâ’at ve tecellîler ihsân edeceğini va’d etmekdedir. Bu âyet-i kerîme nâzil olduğu [geldiği] zemân, Cebrâîl aleyhisselâma bakarak, (Ümmetimden birinin Cehennemde kalmasına râzı olmam) buyurdu.
43 — Gece, uyanık iken, uykuda iken, yalnız iken, çoklukda iken, yolculukda iken, evde iken, harbde iken, gülerken, ağlarken, mübârek kalbi hep Allahü teâlâ ile idi. Ba’zı zemânlarda ise, yalnız Allahü teâlâ ile idi. Dünyâdaki vazîfelerini yapabilmek ve mübârek kalbini beşeriyyet âlemine döndürmek için, zevcesi Âişenin “radıyallahü anhâ” yanına gelip, (Ey Âişe! Birâz benimle konuş [da kendime geleyim]) buyurur, ondan sonra Eshâbına nasîhat ve irşâd etmeğe giderdi. Sabâh nemâzının sünnetini evinde kılıp, Âişe “radıyallahü anhâ” ile bir mikdâr konuşdukdan sonra Eshâbına farzı kıldırmak için mescîde giderdi. Bu hâl hasâis-i peygamberîdir. Âişe “radıyallahü anhâ” ile konuşmadan dışarı çıksa idi, ilâhî tecellîlerden ve nûrlardan dolayı, yüzüne kimse bakamazdı.
44 — Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîmde, her Peygamberi “aleyhimüssalevâtü vetteslîmât” ismi ile bildirmişdir. Muhammed aleyhisselâmı ise, (ey Resûlüm, ey Peygamberim)diyerek Onu yücelten vasfları ile bildirmişdir.