Cemâ’at ile nemâz kılarken de, her rek’atde Fâtiha okumalıdır. Necâsetden çok sakınmalıdır. Cemâ’ate geç gelince, imâmla birlikde rükü’a eğilir. Fâtihanın bir kısmını veyâ hepsini okumaz. Mâlikîyi veyâ şâfi’î mezhebini taklîd etmesi, takvâ değildir, fetvâdır, ruhsatdır. Takvâ, kaplama ve dolguları, takma dişle değişdirmeğe denir.
Kaplama ve dolgusu olan hanefîler, dört mezheb için söylenmiş olan (Ümmetimin müctehidleri arasındaki ayrılık, rahmet-i ilâhiyyedir) hadîs-i şerîfindeki rahmete kavuşarak, mâlikî veyâ şâfi’î mezhebine uymakla, cenâbetlikden kurtuluyor. Çünki, şâfi’î ve mâlikî mezheblerinde gusl abdesti alırken, ağzı, burnu yıkamak farz değildir. Niyyet etmek, farzdır. Başka mezhebi taklîd ederken, o işin o mezhebde sahîh olmasına mâni’ olan, fekat kendi mezhebinde veyâ diğer bir üçüncü mezhebde mâni’ olmıyan ikinci bir harac hâsıl olursa, bu işi her üç mezhebe göre yapmağa devâm eder. İzzeddîn bin Abdisselâm şâfi’î ve imâm-ı Sübkî ve İbni Hümâm ve Kâsım gibi âlimlerin câiz dedikleri telfîk, böyle iki özr ile yapılan taklîddir. Üçüncü mezhebi taklîde imkân yoksa, kendi mezhebindeki özrü zarûret hâline girerek ibâdeti sahîh olur. İkinci özr devâmlı değil ise, bu özr bulunmadığı zemânlardaki ibâdeti, bu mezhebe göre sahîh olur. Görülüyor ki, ikinci mezhebe göre de özrü hâsıl olanın, üçüncü mezhebi taklîd etmesi telfîk değildir.
Hanefî mezhebindeki bir kimsenin, dişleri kaplama ve dolgulu iken gusl abdesti sahîh olmadığından, nemâzları da sahîh olmaz. Şâfi’î veyâ mâlikî mezhebini taklîde başlayıncaya kadar kılmış olduğu nemâzları kazâ etmelidir. Nemâzların sünnetleri yerine kazâ nasıl kılınacağı yetmişdördüncü maddede bildirilmişdir.
Ba’zıları, dişlerin yıkanması için âyet ve hadîs var mı diyor. Şunu iyi bilmeli ki, (Edille-i şer’ıyye) dörtdür. Yalnız ikisini söylemek mezhebsizlik olur. Âyet-i kerîmeden ve hadîs-i şerîfden ma’nâ çıkaracak âlim, bugün yok gibidir. Bizler, âyetlerin ve hadîslerin ma’nâlarını iyi anlamış ve fıkh kitâblarında bildirmiş olan büyük âlimlerden birini, kendimize, imâm, rehber edindik. Onun gösterdiği gibi ibâdet ediyoruz. Bizim rehberimiz, imâm-ı a’zam Ebû Hanîfedir. Dört mezhebden birini taklîd eden kimse, Kur’ân-ı kerîme ve hadîs-i şerîflere uymuş olur.]
Onbir dürlü gusl abdesti vardır: Beşi farzdır. Bunlardan ikisi, kadının hayz ve nifâsdan kurtulunca gusl abdesti almasıdır.
(Hayz), akmak demekdir. Sekiz yaşını bitirip, dokuz yaşına basdıkdan birkaç gün veyâ ay, yâhud seneler sonra, sıhhatli bir kızın veyâ âdet zemânı son dakîkasından i’tibâren (Tam temizlik) geçmiş olan kadının önünden çıkan ve en az üç gün, ya’nî ilk görülmesinden i’tibâren yetmişiki mu’tedil ya’nî vasatî sâat devâm eden kana denir. Buna (Sahîh kan) da denir. Âdet zemânından sonra başlıyan onbeş veyâ dahâ ziyâde gün içinde hiç kan görülmezse ve öncesi ve sonrası hayz günleri olursa, bu temiz günlere (Sahîh temizlik) denir. Onbeş veyâ dahâ ziyâde temiz gün içinde fâsid kan ya’nî istihâza kanı bulunursa, bu günlerin hepsine (Hükmî temizlik) veyâ (Fâsid temizlik) denir. Hayz müddeti içinde kan görülmiyen günlere de (Fâsid temizlik) denir. Sahîh temizliğe ve hükmî temizliğe (Tam temizlik) denir. Tam temizlikden önce ve sonra görülüp, üç vasatî gün devâm eden kanlar iki ayrı hayz olurlar. Beyâzdan başka her renge ve bulanık olana hayz kanı denir. Bir kız, hayz görmeye başlayınca (bâliga) olur. Ya’nî kadın olur. Hayz görmiyen kızın ve menîsi olmıyan oğlanın, onbeş yaş temâm olunca, bâlig sayılacağı (Dürr-i Yektâ) şerhinde yazılıdır. Hayz kanı görüldüğü andan, kesildiği güne kadar olan günlerin sayısına (Âdet zemânı) denir. Âdet zemânı en çok on gündür. En az üç gündür. Şâfi’î ve hanbelî mezheblerinde, en çoğu onbeş, en azı bir gün, mâlikîde en çoğu 15 gün ise de, ilk görülen kan hayz olur. Mâlikî ve şâfi’î mezhebini taklîd eden hanefî mezhebindeki bir kadının âdeti on günü aşarsa, bu günlerde kılmadığı nemâzlarını temizlendikden sonra kazâ eder.
*Bu sayfanın dinleme özelliği bulunmamaktadır.