Yüce Peygamber Mûsâ aleyhisselâm, ilmin en yüksek derecesinde olduğu ve Allahü teâlâ ile konuşmak şerefine kavuşduğu ve Allahü teâlânın muhabbet şerbetinden içdiği hâlde, ilm edinmek için, Hızır aleyhisselâmın talebesi olan Yûşa’ aleyhisselâma geldiği, (Kehf) sûresinde bildirilmekdedir. Mûsâ aleyhisselâm mantık ilminin üstâdı iken, Hızır aleyhisselâmdan ilm öğrenmeğe geldi. Buhârî tefsîri, bunu uzun anlatmakdadır. O hâlde, ey kardeşim! Kıymetli ömrünü ilmden ve âlimden dahâ kıymetli olan birşey buldun da, ona mı sarf ediyorsun? Bilmiyormusun ki, dînimiz ilme kıymet vermeği ve âlimlere hurmet etmeği ve Allah yolunda olanlarla berâber bulunmağı emr etmekdedir. Bunun için, kıymetli ömrünü fâidesiz şeylerle geçirme! Hadîs-i şerîfde, (Doğru ilm sâhibi olan ve ilmi ile amel eden bir âlim ile Peygamberler arasında bir derece fark vardır. Bu bir derece, peygamberlik makâmıdır)buyuruldu. Bu se’âdete kavuşmak için, ilm öğrenmeğe çalışmak lâzımdır. Şi’r:
Ey ilm öğrenmekde olan mes’ûd kimse!
Ömrünün bir dakîkasını boş geçirme!
Bu nasîhatımın kıymetini bil!
Pişmân olur kıymet bilmiyen kimse!
Hikâye: İmâm-ı Ebû Yûsüf Kâdînın onbeş yaşında oğlu vardı. Oğlunu çok seviyordu. Ansızın vefât etdi. Talebesine (Defn işini size bırakdım. Ben üstâdımın dersine gidiyorum. Bugünki dersi kaçırmıyayım) dedi. İmâmı vefâtından sonra rü’yâda gördüler. Cennetde, büyük bir köşkün karşısında duruyordu. Köşkün yüksekliği Arşa varmışdı. Bu köşk kimindir denildikde, benimdir buyurdu. Buna nasıl kavuşdun denilince, (İlme ve ilm öğrenmeğe ve öğretmeğe olan muhabbetim ile) buyurdu. Ey kardeşim! Dünyâda ve âhıretde azîz olmak için, ilm öğren! Şi’r:
Hep neşeli olmak için,
her yerde hurmet bulmak için,
ilm sâhibi olmağa çalış,
ilm tâcını taşımağa alış!
Hikâye: Bu fakîrin hocasının çocuklarının en büyüğü takvâ sâhibi idi ve çok âlim idi.[1] Vefât ederken, babası yasdığı başında idi. Vefât edince, üstünü örtdü. Medreseye gelip, bir cüz hadîs dersi verdi. Sonra medreseden çıkıp defn işine başladı. Dağlardan, her yerden gelen bir ses, (Oğlumun eceli geldi. Vefât etdi.