Kendi menfe’ati, hayvânî, şehvânî arzûlarına kavuşması için birer tuzakdır.
Senelerce kılınmamış nemâzları kaza etmek, imkânsız gibi olmuşdur. İnsanlar, islâmiyyeti terk etdikleri için, ya’nî Allahü teâlânın emrlerine ve yasaklarına uymadıkları için ve islâm dîninin gösterdiği râhat ve huzûr yolundan ayrıldıkları için, dünyâda bereket kalmadı. Rızklar azaldı. Tâhâ sûresinde yüzyirmidördüncü âyet-i kerîmesinde meâlen, (Beni unutursanız rızklarınızı kısarım) buyuruldu. Bunun için, îmân rızkı, sıhhat rızkı, gıda rızkı, insanlık ve merhamet rızkı ve dahâ nice rızklar azaldı. (Hâşâ, zulm etmez kuluna hüdâsı, herkesin çekdiği kendi cezâsı) sözü Nahl sûresinin otuzüçüncü âyetinden alınmışdır. Bugünkü küfr karanlıkları ve Allahü teâlâyı, Peygamberi “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem”, islâmiyyeti unutmanın bereketsizlikleri ve sıkıntıları içinde, insan gece gündüz, kadınlı erkekli çalışıp, bir âilenin nafakasını, râhat yaşamasını te’mîn edemez hâle gelmişdir. Allahü teâlâya inanmadıkca, Onun bildirdiği islâm dînine uymadıkca, Onun Peygamberinin güzel ahlâkı ile bezenilmedikce, beş vakt nemâzı vaktinde kılmadıkca, dalâlet, felâket akıntısını durdurmak imkânsızdır.
Nemâzların kazâlarını ödeyebilmek için, hergün, sabâh nemâzından başka, dört vakt nemâzın sünnetlerini kılarken, ilk kazâya kalmış nemâzı kazâ etmeği de niyyet etmelidir. Böylece hergün, bir günlük nemâz kazâsı ödenmiş olur. Hem de, sünnet kılınmış olur. 412.ci sahîfeye bakınız! Kazâların bu niyyet ile nasıl kılınacağı ve kılınması lâzım olduğu, (Se’âdet-i Ebediyye) kitâbında uzun bildirilmişdir. Günâhlara bir kerre tevbe etmekle, bunların hepsinin afv olacağı bildirilmişdir. Nemâz tevbesinin sahîh olması için, terk edilmiş olan her nemâzın kazâ edilmeleri lâzımdır. Kazâlarını kılarak, tevbe etmeğe başlıyan, ömür boyunca, ya’nî kazâları bitirinceye kadar, kazâlarını kılmağa niyyet etmiş demekdir. Allahü teâlâ bu meyyitin, bu niyyetine göre, bütün kazâlarını afv etmekdedir. Bunun gibi, istigfâr okumağa devâm edenin bütün günâhları ve kâfirler îmâna gelince, bütün geçmiş günâhları afv olacak ve îmân etmiyenlere, Cehennemde ebedî azâb yapılacakdır.
Bundan yüzlerce sene önce, fıkh kitâblarının yazıldıkları zemânlarda, müslimânların îmânlarının kuvveti ve Allahü teâlâdan ve Cehennem azâbından korkuları çokdu. Nemâzı özrsüz terk etmek, hâtıra gelmezdi. Nemâzı terk edenin bulunabileceği düşünülemezdi. O zemânlar, özr ile ve pek az sayıda nemâz, (Fevt) edilir, kaçırılırdı. Bu da, bir müslimân için, büyük mâtem, üzüntü olurdu. Nemâzın kazâya kalması için özr, uykuya dalmak, unutmak, muhârebede ve yolculukda, oturarak da kılmağa imkân bulamamakdır.