593

Böyle fetvâlarına islâm memleketlerindeki hakîkî din âlimleri vesîkalarla cevâb vermekdedirler. Bu doğru cevâblardan biri, Hindistânın çeşidli yerlerindeki ehl-i sünnet âlimlerinin fetvâlarıdır. Meselâ, Madras müftîsi allâme hibrünnihrir vel-fehhâme sâhibüt-takrîr vettahrîr mevlânâ Muhammed Temîm bin Muhammed Madrâsî “nevverallahü merkadehu” buyuruyor ki:

Hutbenin hepsini arabîden başka dil ile okumak veyâ hem arabî, hem de tercemesi ile birlikde okumak mekrûhdur. Hutbenin hepsini arabî okumak vâcibdir. Çünki, Resûlullahsallallahü aleyhi ve sellem”, her hutbesini yalnız arabî okumuşdur. (Bahrür-râık) kitâbında, bayram nemâzlarını anlatırken diyor ki, (Terâvîh ve Küsûf nemâzlarından başka nâfile nemâzlar cemâ’at ile kılınmaz. Bayram nemâzları hep cemâ’at ile kılındığı için, nâfile olmadıkları, vâcib oldukları anlaşılır). Görülüyor ki, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” devâmlı olarak yapdığı ibâdetin vâcib olduğu anlaşılmakdadır. Allâme Zebîdî “rahime-hullahü teâlâ”, (İhyâ) şerhınde diyor ki, (Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” devâmlı yapdığı ibâdet vâcib olur. Farz olduğunu göstermez.) Allâme müftî Ebüssü’ûd efendi “rahime-hullahü teâlâ”, (Feth-ullah-ilmu’în) kitâbında diyor ki, (Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” devâmlı olarak yapması, bunun vâcib olduğunu gösterir.) [İbni Âbidîn “rahime-hullahü teâlâ”, abdestin sünnetlerinde buyuruyor ki, (Resûlullahın “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” devâmlı yapdığı ibâdet, hiç terk etmemiş ise, sünnet-i müekkede olur. Terk etmemekle berâber, terk edeni inkâr etmiş ise, vâcib olur. Çünki, inkâr etmemek, hükmen terk etmek olur. Bunun içindir ki, Ebüssü’ûd efendi, hiç terk etmeden devâm etdiği şey, vâcib olur demişdir.) Her ikisini de özrsüz terk etmenin tahrîmen mekrûh olduğunu, nemâzın mekrûhlarının sonunda bildirmekdedir.] Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” hutbeleri devâmlı olarak yalnız arabî okuması, arabî okumanın vâcib olduğunu göstermekdedir. Bunun için, hutbeleri arabîden başka lisân ile okumak veyâ hem arabî, hem de tercemesini okumak tahrîmen mekrûh olur. Çünki, birincisinde, arabî okumak terk edilmiş olur. İkincisinde ise, hutbenin yalnız arabî olması terk edilmiş olur. Her ikisinde de, Resûlullahın “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” devâmlı yapdığı şey terk edilmiş olur. Bunun gibi, nemâza başlarken tekbîri arabî söylemek ve bunlar arasında (Allahü ekber) demek ayrı ayrı iki şeydir. İkisinden birini terk etmek, tahrîmen mekrûh olmakdadır. Çünki, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, hep Allahü ekber dediği için, bunu söylemek vâcib olmuş, terk etmek de, tahrîmen mekrûh olmuşdur.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.