Birden fazla giderse, sonraki senelerde gitdikleri, nâfile hac olur. (Nâfile ibâdet) demek, farz veyâ sünnet olmayıp da, kendi arzûsu ile yapılan ibâdet demekdir. Nâfile ibâdetin sevâbı, farz ibâdetin sevâbı yanında, bir deryâ yanındaki bir damla su kadar azdır. İslâm âlimleri, Mekkeye uzak memleketlerde olanların tekrâr hacca gitmelerine izn vermemişlerdir. Abdüllah Dehlevî “kuddise sirruh” altmışüçüncü mektûbda buyuruyor ki, (Hac yolunda, ekseriyâ, ibâdetler tâm yapılamaz. Bunun için, imâm-ı Rabbânî “rahmetullahi aleyh”, 123 ve 124. cü mektûblarında, ömreye ve nâfile hacca gitmekden râzı olmadığını bildirdi.) Bir farzın yapılmasına, kadınların örtünmelerine mâni’ olan nâfile hac, harâm olur. Böyle nâfile hacca gitmek, sevâb değil, günâh olur. Ömreye gitmek de böyledir.
Zekâtı, nisâba mâlik oldukdan bir hicrî sene sonra, vermek farz olur. Zekât vermek farz olduğu bu zemân, herkes için başkadır. Bu zemân hac zemânından evvel ise, mâlın, paranın hepsi için zekât verilip, geri kalan para ile hacca gidilir. Zekât vermek zemânı, hac zemânına rastlarsa, önce hacca gidilir. Hacdan sonra, elde kalan paranın zekâtı verilir.]
ELLİDÖRT FARZ
Bir çocuk bâliğ olduğu zemân ve bir kâfir (Kelime-i tevhîd) söyleyince, ya’nî, (Lâ ilâhe illallah Muhammedün resûlullah) deyince ve bunun ma’nâsını bilip inanınca (Müslimân)olur. Kâfirin günâhlarının hepsi hemen afv olur. Fekat, bunların her müslimân gibi, imkân bulunca, îmânın altı şartını, ya’nî Âmentüyü ezberlemeleri ve ma’nâsını öğrenerek bunlara inanmaları ve (İslâmiyyetin hepsini, ya’nî Muhammed aleyhisselâmın söylediği emrlerin ve yasakların hepsini Allahü teâlânın bildirmiş olduğuna inandım) demeleri lâzımdır. Dahâ sonra imkân buldukça, bütün huylardan ve karşılaşdığı işlerden farz olanları, ya’nî emr olunanları ve harâm olanları, ya’nî yasak edilmiş olanları öğrenmesi de farzdır. Bunları öğrenmenin ve herhangi bir farzı yapmanın ve herhangi bir harâmdan sakınmanın farz olduğunu inkâr ederse, ya’nî inanmazsa, ehemmiyyet vermezse, îmânı gider. (Mürted) olur. Ya’nî bu öğrendiklerinden birini, meselâ kadınların örtünmelerini beğenmezse mürted olur. Mürted, irtidâdına sebeb olan şeyden tevbe etmedikce, (Lâ ilâhe illallah) demekle ve islâmiyyetin ba’zı emrlerini yapmakla, meselâ nemâz kılmakla, oruc tutmakla, hacca gitmekle, hayrât ve hasenât yapmakla müslimân olmaz. Bu iyiliklerinin âhıretde hiç fâidesini görmez. İnkârından, ya’nî inanmadığı şeyden tevbe etmesi, pişmân olması lâzımdır.