593

Biraz sonra, eteğinin altında, bir satırla, bunların yanına geldi, satırı çekdiği gibi o münâfıkın kellesini uçurdu ve (Resûlullahın hükmüne râzı olmayanın hâli budur) dedi. İşte bundan dolayı, kendisine Ömer-ül-Fârûk “radıyallahü teâlâ anh” denildi.

Resûlullahsallallahü aleyhi ve sellem” hazretleri, (Hak ile bâtılı ayırd edici, Ömerdir)buyurdu.

Onun ardınca, Evliyânın efdali hazret-i Osmân-ı Zinnûreynradıyallahü anh”dır. Hilâfeti hakdır, doğrudur. Ümmetin icmâ’ı ile sâbitdir. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem”, ona birbiri ardınca, iki kızını vermişdir. İkinci kızı vefât etdikde, (Bir kızım dahâ olsaydı, ona verirdim!) buyurmuşdur.

İkinci kızını verdikde, hazret-i Osmânı “radıyallahü teâlâ anh” gâyet medh etmişdi. Tezvîc etdikden sonra kızı: (Ey benim gözümün nûru babam! Hazret-i Osmânı gâyet medh eylediniz. Buyurduğunuz kadar değil!) dedikde, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” hazretleri kızına: (Ey benim kızım! Hazret-i Osmândan gökdeki melekler hayâ ederler!)buyurdu.

Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” ona iki kızını verdiğinden ötürü, Osmân-ı Zinnûreyn denildi. Zinnûreyn, iki nûr sâhibi demekdir. Ma’rifet ilminde mâhirdir.

Onun ardınca, Evliyânın efdali, Alî “kerremallahü vecheh ve radıyallahü anh”dır. Hilâfeti, ümmetin icmâ’ı ile sâbitdir. Resûlullahın dâmâdıdır. Kızı hazret-i Fâtıma “radıyallahü anhâ” anamızı, ona tezvîc etmişdir. Tarîkat ilminde mâhirdir. Bir gulâmı var idi. Birgün, gulâmı murâd eyledi ki, şu efendimi tecribe edeyim. Vaktâ ki, hazret-i Alî “radıyallahü teâlâ anh”, dışarıda idi. Gulâmın yanına gelip bir hizmet buyurdu. Gulâm sükût eyledi. Ondan sonra, hazret-i Alî “kerremallahü vecheh” gulâma, yâ gulâm! Ben sana ne yapdım ve hâtırın neden münkesir oldu ve benim neyimden incindin, dedikde, gulâm, sen bana bir şey yapmadın. Ben senin kulunum. Murâdım seni tecribe etmekdi. Hakkiyle Velîsin, dedi.

[Eshâb-ı kirâmın hepsini sevenlere ve onların yolunda olanlara (Ehl-i sünnet) denir. Bir kısmını severiz deyip çoğunu sevmiyene (Şî’î) denir. Eshâb-ı kirâmın hepsine düşman olanlara (Râfizî) denir. Eshâb-ı kirâmın hepsini severiz diyen, fekat ba’zı şeylerde hiç birine uymıyan kimseye (Vehhâbî) denir. Sapık din adamı Ahmed ibni Teymiyyenin fikrleri ile, ingiliz câsûsu Hempherin yalanlarının karışımına (Vehhâbîlik) denir. Bu inanışlarına uymıyan, Ehl-i sünnet olan müslimânlara kâfir diyorlar. [Bu sözleri ile, kendileri kâfir oluyorlar.]

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.