Hazret-i Mûsâ aleyhisselâm, Allahü teâlâya sordu: Yâ Rabbî! Birbiri ile dargın olan iki kişiyi barışdıran ve Senin rızânı bulmak için zulm etmeyen kimseye ne ecr verirsin? Hak teâlâ buyurdu ki, (Kıyâmet gününde onlara selâmet verir, korkduğu şeylerden emîn eder, umduğu şeylerle şereflendiririm.) Rivâyet edilir ki, Mûsâ aleyhisselâma cenâb-ı Hak sordu:(Yâ Mûsâ, sana Peygamberlik vermeme sebeb olan şeyi biliyor musun?) Mûsâ aleyhisselâm hayır dedi. Hak teâlâ buyurdu ki, (Sen birgün koyun bekliyordun. Bir koyun sürüden ayrılarak kaçdı. Sen onu sürüye katmak için arkasından yürüdün. Bir hayli yol gitdin. Hem sen ve hem de koyun yoruldu. Nihâyet koyunu yakaladığın zemân, koyunu tutup şöylece hitâb eyledin: Yâ koyun, ne zorun vardı da, böylece hem kendini ve hem de beni zahmete sokdun ve her ikimizi de yordun? Hâlbuki, o ânında son derece yorgun ve hiddetli idin. İşte, o hiddetli ve gazablı zemânında hırsını yenip rıfk ile [ya’nî güzellikle] muâmele etdiğin için, sana Peygamberlik derecesini ihsân eyledim.)
131 – Fakîrlere merhamet ile muâmele eyle! Zenginlere ise zenginlikleri için tevâzu’ gösterme! Din düşmanlarını, islâmiyyeti beğenmeyenleri, nemâz kılmayanları sevme ki, kıyâmet gününde selâmet ve se’âdet bulasın.
Bir çocuk gördüğün zemân, bunun günâhı yokdur, benim günâhım vardır. Binâenaleyh bu çocuk benden dahâ fazîletlidir. Bir yaşlı müslimân gördüğün zemân, bu benden dahâ fazla ibâdet eylemişdir, binâenaleyh benden dahâ fazîletlidir. Bir islâm âlimi görünce, ben câhilim, bu benden ziyâde âlimdir, öyle ise, benden dahâ fazîletlidir. Bir câhil görünce, bu bilmeden günâh işler. Fekat ben bilerek işlerim, öyle ise, bu benden efdaldir. Bir kâfir görsen, olur ki, dünyâdan îmân ile gider. Benim îmânla gidip gitmeyeceğim ise, belli değildir. Şu hâlde, benden dahâ fazîletlidir diye düşünmelisin! Müslimânlara karşı kibr yapmazsan, Hak teâlâ indinde yüksek derecelere vâsıl olursun.
132 – Peygamberimiz “aleyhisselâm”: (O kimseye bakma ki, dinde senden aşağıdır, zîrâ kendini beğenip, helâk olursun. Dinde senden yukarısına bak ki, senden hayrlıdır. Malı çok olana bakma ki, Allahın kısmetine gazab edersin. Şu kimseye bak ki, yiyeceğini zahmet çekerek alın teri ile hâzırlar, o zemân da, Hak teâlânın sana verdiği ni’mete şükredersin) buyurdu.
133 – Peygamberimiz “aleyhisselâm” buyurdu ki, (Bir kimsenin dünyâsı selâmetli olursa, dîni eksik olur.) [Ya’nî, dünyâ lezzetlerine kavuşmak için, islâmiyyetin dışına taşan kimse, âhıret lezzetlerine kavuşamaz.]