Bir müslimân, evlâdını da bu harâmlardan muhâfaza etmelidir. Sıkıntı gidermek için kendi kendine tegannî günâh değildir. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” Kur’ân-ı kerîm okurken, cenâze götürürken, harb ederken, va’z ederken bağırmağı kerîh görürdü.
Tekkelerde bağırmak çağırmak harâmdır. Evvel zemânda böyle bağırmazlardı. Celâleddîn-i Rûmî “rahime-hullahü teâlâ” ney çalmadı, raks etmedi, dönmedi. Bunları, sonradan câhiller uydurdu. Hikmet [ya’nî fen ve san’at ve fâideli şeyler] ve nasîhat bildiren şi’rler yazmak ve sesle okumak halâldir. Şehvete âid şi’rler okumak harâmdır. Bunları okumak kalbde nifâk yapar. Üflemekle, vurmakla, temâs veyâ tel ile çalınan bütün çalgıları çalmak, dinlemek ve dinlemeğe gitmek harâmdır. Peygamberimiz “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” çalgı çalınan bir yere tesâdüf etdiğinde, mübarek parmaklarını kulaklarına tıkadılar. [Kur’ân-ı kerîmi, mevlidi, ezânı ve ilâhileri çalgı çalarken okumak veyâ çalgı âletleri ile okumak küfrdür.] Harâm bulunan şi’rleri okumak mekrûh, tegannî ile okumak ve fuhş olanları okumak harâmdır. Hamam borusu, sahur davulu çalmak halâldir.
138 – İbâdetleri, meselâ Kur’ân-ı kerîmi, mevlid, ezân okumağı, imâmlığı, düâyı para karşılığı yapmak, bunlarda pazarlık etmek alana da, verene de harâmdır. Bunları Allahü teâlânın rızâsı için yapmalı, hediyye verilirse, kabûl etmelidir. Hediyye veren hasîs olmamalı, çok vermelidir. Ne kadar çok verirse, o kadar sevâbı çok olur. Dünyâ işleri için çok verip, Allahü teâlânın rızâsı için az vermekden dahâ fenâ bahîllik, hasîslik olmaz. İmâm, müezzin ve diğer ilmiyyenin ihtiyâcı Beyt-ül-mâlden te’mîn edilir. Nisâba mâlik olsalar bile, ilm öğrenen ve öğretenlere zekât ve uşr vermek efdaldir.
[(Mektûbât-i Ma’sûmiyye) ikinci cild, 36. cı mektûbunda diyor ki, (Farz ve sünnet olan amelleri, zikri, hayrâtı, hasenâtı ve düâ, âyet-i kerîme okumağı sevâb kazanmak için yaparken, kimseden izn almağa lüzûm yokdur. Bunları, şifâ için, bir ihtiyâcın hâsıl olması, bir müşkülün hal olması için okurken, te’sîr etmeleri, mürşidin, üstâdın izn vermesine bağlıdır.) [Mürşidlerin kitâblarından öğrenip okumak, izn almak olur.] İmâm-ı Rabbânî, üçüncü cild 25. ci ve 34. cü mektûblarında buyuruyor ki, (Zikr etmek çok sevâbdır. Fekat, kalbi tathîr etmesi için, zikri izn ile yapmak lâzımdır.) İzn alan, izn verenin vekîli olur. Bunun okuması, vekîl edenin okuması gibi te’sîrli, fâideli olur.]
İbni Âbidîn buyuruyor ki: (Büyüklerin giymeleri ve içmeleri ve yimeleri harâm olan şeyleri çocuklara giydirmek, yidirmek ve içirmek de harâmdır.