Hanefî mezhebinde olan bir kimsenin, diş kaplatınca veyâ doldurunca gusle, abdeste ve nemâza niyyet ederken, mâlikî veyâ şâfi’î mezhebine göre de niyyet etmesinin lâzım olduğunu, imâm-ı Rabbânî hazretlerinin yukarıdaki mektûbu gösterdiği gibi, fıkh kitâbları da yazmakdadır. Meselâ, (Merâk-ıl-felâh) hâşiyesinde, nemâz vaktlerini anlatırken diyor ki, (Zarûret olmasa da, başka mezheb taklîd edilir. Fekat, o mezhebin şartlarını yerine getirmek lâzımdır. Çünki, hükm-i müleffak, sözbirliği ile bâtıldır. Şâfi’î mezhebini taklîd edenin, imâm arkasında Fâtiha okuması ve zî-rahm mahrem olmıyan kadının cildine dokununca abdestini tâzelemesi ve çok az necâsetden sakınması lâzımdır.) (Dürr-ül-muhtâr)da nemâz vaktlerinin sonunda diyor ki, (Zarûret olduğu zemân başka mezheb taklîd edilir. Fekat, o mezhebin şartlarını yerine getirmek de lâzımdır. Mezhebleri telfîk etmenin bâtıl olduğu söz birliği ile bildirildi.) İbni Âbidîn “rahime-hullahü teâlâ” bunu açıklarken, (Zarûret yok iken de, hattâ, amelden sonra da taklîd edilir) diyor. (Fetâvel-hadîsiyye)de 113. sahîfede diyor ki, (İmâm-ı Sübkî buyurdu ki, şer’î bir ihtiyâcı gidermek için başka mezheb taklîd edilir.) Abdülganî Nablüsî “rahime-hullahü teâlâ”, (Hülâsat-üt-tahkîk) kitâbında diyor ki, (Şeyh Abdürrahmân İmâdî “rahime-hullahü teâlâ” buyurdu ki, Hanefî mezhebinde olan kimse, zarûret olduğu zemân, diğer üç mezhebden birini taklîd ederek bir farzı terk edebilir. Fekat, o mezhebin o işdeki şartlarına uyması lâzımdır. Zarûret olmadan da, taklîd etmesi câiz olur diyen âlimler çokdur.)
Fıkh âlimlerinin “rahime-hümullahü teâlâ” yukarıdaki beyânlarından anlaşılıyor ki, zarûret ile veyâ zarûret olmadan yapılan birşey, farzın yapılmasına mâni’ olursa veyâ harâm işlemeğe sebeb olursa ve bunu önlemekde harac bulunursa, insan, kendi mezhebinin bildirdiği kolaylıklardan istifâde ederek o farzı yapar. Mezhebin kolaylıkları ile de o farz yapılamazsa, o işin farz olmadığı başka bir mezhebe uyarak o ibâdet yapılır. O iş, dört mezhebde de farz ise veyâ başka mezhebin şartlarına uymak mümkin olmazsa, o şey zarûret ile yapılmış ise, ibâdetdeki o farzı yapmak sâkıt olur. Ya’nî yapılmaması câiz olur. Fekat, zarûret ile yapılmamış ise veyâ zarûret ile, harac bulunan ve harac bulunmıyan birkaç şey yapılabilip, insan bu şeylerden dilediğini yapmakda serbest olup, harac bulunanı yaparsa, yine başka mezhebi taklîd eder. Taklîd etmesine imkân olmazsa, o farzın yapılması sâkıt olmaz. Harac bulunmıyan şeyi yaparak, o ibâdeti îfâ etmesi lâzım olur. Zarûret olmayıp, yalnız harac bulunmasında da böyledir. Haraca ya’nî zahmete, zorluğa sebeb olan şeyi yapmamak lâzım olur. Diş çürümeğe başlayınca, şiddetli ağrı yapar.