Sünnet ve nâfile nemâzları ayakda kılmak farz değildir. Hanefîde Fâtiha okumak vâcibdir. Diğer üç mezhebde farzdır. Şâfi’îde, imâm arkasında, cemâ’atin Fâtiha okumaları farzdır. Hanefîde ve mâlikîde farz değildir.
Şâfi’îde nemâzın sünnetlerinden birisi, imâmın ve yalnız kılanın, sabâh, akşam, yatsı nemâzlarında, Fâtiha ve zamm-ı sûreyi yüksek sesle okumakdır. Yabancı erkek yanında olmadığı zemân, kadın da yüksek sesle okur. Cemâ’at, kendi işitecek kadar, sessiz okur. İmâm yüksek sesle okuduğu zemân, cemâ’at, imâm ile birlikde ve yanındaki işitecek kadar yüksek sesle âmîn der. Sessiz okuduğu zemân ve kendi okuyunca sessiz der. İmâmın, yüksek sesle okuduğu nemâzlarda, Fâtihayı okudukdan sonra, cemâ’atin de Fâtihayı okuyacakları vakt kadar susup veyâ sessiz birşey okuyup, bundan sonra, zamm-ı sûre okunmağa başlaması sünnetdir. [Buradan anlaşılıyor ki, imâm yüksek sesle Fâtiha okurken cemâ’at okumayıp, imâmı dinlerler. İmâm ile birlikde âmîn dedikden sonra, Fâtiha okurlar.] İmâm Fâtihayı bitirdikden sonra uyan, Fâtihayı okumaz. Üç mezhebde, kendi işitecek kadar sesli okumak farzdır. Mâlikîde farz değil, müstehabdır. Eli üzerine secde, üç mezhebde sahîh değildir. Hanefîde mekrûhdur. Secdede, kalça başdan ve sırtdan aşağıda kalmıyacak kadar yükseğe secde câizdir. Hanefîde ise, secde yerinin, dizlerin konduğu yerden yarım zrâ’ [yirmibeş santimetre] yüksek olması câizdir. Fekat, mekrûhdur. Câmi’de boş yer yoksa, önündekinin arkasına secde edilebilir. Fekat, öndekinin aynı nemâzı kılmakda olması ve yere secde etmesi lâzımdır. Mâlikîde ve şâfi’îde nemâzın vâcibleri yokdur. Hanbelîde ve şâfi’îde, nemâzın sünneti, müstehabı demekdir. Bunları terk edene, bir cezâ yapılmaz. Yalnız, sevâbından mahrûm olur. Sesli okunan nemâzlarda, Fâtihadan sonra, yüksek sesle âmîn denir. Ayakda eller, göbek üstünde, biraz solda bağlanır. Ayakda, Fâtihadan sonra, bir sûre okumak, hanefîde vâcib, diğer üç mezhebde sünnetdir. Şâfi’îde, her rek’atda E’ûzüyü okumak sünnetdir ve Fâtihadan evvel Besmele okumak farzdır. Okumazsa, nemâzı sahîh olmaz. Zamm-ı sûreleri rükû’da temâmlamak, dört mezhebde de mekrûhdur. Fâtihayı temâmlamak ise, hanefîde mekrûhdur. Diğer üç mezhebde, nemâzı ifsâd eder. Kalbi meşgûl etmiyen canlı resmi nerde bulunursa bulunsun, şâfi’îde, nemâzı mekrûh yapmaz. Özrlü olanın özrsüz olana ve başka mezhebde olana imâm olması şâfi’îde ve mâlikîde sahîhdir. Aynı imâma uyan kadın, erkeğin yanında veyâ önünde ise, üç mezhebde, ikisinin de nemâzı bozulmaz. Hanefîde ise, iki yanında ve arkasında kılan erkeklerin nemâzları bâtıl olur.