876) Düğünlerde getirilen hediyye, getirilen kimse belli değil ise, memleketin âdetine bakılır.
879) Ölüm hastası, vârislerinden bir kısmına hibe edemez. Malının üçde birini vârislerinden başkasına hibe ve vasıyyet edebilir.
Bir kimse, birkaç kişi arasından dilediğine hibe yapabileceği gibi, bunlar arasında (Kur’a)çekerek isâbet edene de hibe yapabilir. Kur’a, başkası tarafından yapılan ikrâmiyyeye, yardıma kavuşmak istiyenler arasında çekilir. Kur’aya katılacaklardan hiçbir karşılık istememek şartdır. Birşey alırsa, aldıklarını dağıtmış olur. Aldıkları kendinde emânet olup, bunları sâhiblerine vermesi lâzım idi. Kullanması harâm idi. O ise kullandı ve çoğunun haklarını ödemeyip, diğerlerine verdi. Harâm olarak verdiklerine kendi malından da ekledi.
215 – Birşey satan kimsenin, akd yaparken, ya’nî söz kesilirken, müşterîye hediyye vereceğini şart eylemesinin câiz olmadığı, fekat fâsid şartı akdden evvel söyleyip, akd yaparken söylemezlerse, câiz olacağı (Se’âdet-i Ebediyye) kitâbının (Fâsid olan satışlar) maddesinde yazılıdır. Buna göre, ba’zı müşterîlerine ayrıca hediyye vereceğini ve hediyye vermenin kaç satış devâm edeceğini ilk satışdan evvel haber verip, akd esnâsında şart etmez ise, akdden sonra bu va’dini söylemesi ve yerine getirmesi câiz olur. Çünki hediyyeyi böyle şart etmesi, akdden sonra, semenden bir mikdârını tenzîl etmek olup câizdir. Semen kabz edilmiş ise, bu tenzîl, yeniden akd olur. Tenzîl edilen mikdârı müşterîye geri verir. Semen kabz edilmemiş ise, birinci akd, tenzîlli semen ile yapılmış olur. Her iki hâlde de, hediyye müşterinin malı, mülkü olmakdadır. Müşterîler arasında piyango çekerek, hediyyeyi yalnız kazananlara vermesi harâmdır. Çünki, kazanmayanların malını gasb edip, bunları kazananlara vermiş olur.
İbnî Âbidîn “rahime-hullahü teâlâ” (Redd-ül-muhtâr) dördüncü cildi, Mısr baskısının yüzyirmibirinci sahîfesinde diyor ki, (Bey’in îcâbı olmıyarak, satıcıya veyâ müşterîye fâidesi olan bir şart ile yapılan satış fâsid olur. Bâyı’den buğdayı un yapdıkdan veyâ meyveyi topladıkdan sonra teslîm etmesini veyâ peşin olarak pazarlık edince, semeni [parasını] vermeden önce malı teslîm etmesini yâhud semeni başka köyde vermeği veyâ bâyı’in müşterîye birşey hediyye etmesini, mebî’i belli bir zemân sonra teslîm etmesini şart etmek, bey’i ifsâd eder. Fâsid satış yapmak harâmdır. Fesh etmeleri [vazgeçmeleri] vâcibdir. Başka yerdeki birine, falanca malımı sana şu kadara satdım veyâ seni nikâh etdim yazsa veyâ haberci gönderse, o da, teklîf olunanı anlayınca, kabûl etse, sahîh olur.) Görülüyor ki, satıcının, alıcılara bir mal hediyye edeceğini gazete ile önceden ilân etmesi, okuyanların da, bu malı bunun için satın almaları, fâsid satış olmaz.