415

Bu ikisini üstün ve ikisini de sevgili tutmak, Cehennemden kurtulanlara mahsûsdur. İkisinin üstünlüğünü Eshâb-ı kirâmın hepsi söylemiş ve Tâbi’înin hepsi din imâmlarımıza bildirmiş ve imâmlarımız, kitâblarında yazmışdır. Meselâ İmâm-ı Şâfi’înin ve Ebül-Hasen Eş’arînin “rahime-hümallahü teâlâ”, Ebû Bekr ve Ömeri “radıyallahü anhümâ” bütün ümmetin üstünde bildirdikleri muhakkakdır. İmâm-ı Alînin “radıyallahü anh” dahî, halîfe iken, ileri gelen kimselere karşı, (Ebû Bekr ile Ömerin, bu ümmetin en üstünü olduklarını) buyurduğu muhakkakdır. (Benden sonra ümmetin en yükseği, Ebû Bekr ile Ömerdir) “radıyallahü anhümâ”, hadîs-i şerîfini imâm-ı Alîden “radıyallahü anh” işitdiklerini imâm-ı Zehebî ve imâm-ı Buhârî “rahime-hümallahü teâlâ” bildiriyor. Şî’î âlimlerinin büyüklerinden Abdürrezzâk-ı Lâhicî de, bu ikisinin yüksek olduğunu söyliyor ve diyor ki, (İmâm-ı Alînin “radıyallahü anh” yüksek olduğunu ve en çok Onu sevdiğimi söylediğim hâlde, Onun yolundan ayrılarak, kendi görüşlerime uyabilir miyim? Çünki O, Ebû Bekr ile Ömerin “radıyallahü anhümâ” kendisinden dahâ üstün olduklarını söylemişdir). Abdürrezzâk bin Alî Lâhicî, Kum şehrinde müderris idi. 1051 [m. 1642] de vefât etdi.

Hazret-i Osmân ile hazret-i Alî “radıyallahü anhümâ”, halîfe iken, halk arasında fitne ve karışıklık çoğalıp, herkes sıkılıp kalbler kırıldığından, bu ikisini sevmek de, Ehl-i sünnet vel-cemâ’atın şartı oldu. Böylece, câhillerin, Eshâb-ı Hayrilbeşere “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în” dil uzatmaları önlendi. Müslimânlar, Peygamber efendimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” halîfelerine düşmanlık etmek tehlükesinden kurtarıldı. Görülüyor ki, imâm-ı Alîyi “radıyallahü anh” sevmek de, Ehl-i sünnet vel-cemâ’atın şartıdır. Ancak, sevginin de bir derecesi vardır. Bir kimse, hazret-i Alînin “radıyallahü anh” sevgisinde taşkınlık ederek, Peygamber efendimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” Eshâbına dil uzatır, Onları söğerse ve böylece Eshâb-ı kirâmın ve Tâbi’în-i izâmın ve Selef-i sâlihînin “rıdvânullahi aleyhim ecma’în” yolundan ayrılırsa buna sapık denir. Ehl-i sünnetin şartı olan, imâm-ı Alîyi “radıyallahü anh” sevmekden mahrûm olanlar da, Ehl-i sünnet değildir. Bunlara (Hâricî) denir. Ehl-i beyti seviyoruz diyenler, Eshâb-ı kirâmın hepsini de sevip hurmet etselerdi, çok güzel olurdu. Eshâb-ı kirâm arasındaki muhârebelerin iyi sebebler ve hâlis niyyetler ile olduğunu söyleseler idi, Ehl-i sünnet vel-cemâ’atdan olup, (Bid’at ehli) olmakdan kurtulurlardı. Eshâb-ı kirâmın hepsini büyük bilip, hurmet etmekle berâber, Ehl-i beyti de sevmek (Ehl-i sünnet)e mahsûsdur.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.