415

Bunlardan birisi: Bir mezheb, bir rejim, bir yol sâhibi ise, kurduğu yolu incelemekdir. İkincisi: Eserlerini, kitâblarını okumakdır. Üçüncüsü: Onun hakkında insâf ile söyleyip, meziyyet ve kusûrlarını bildirenleri dinlemekdir. İmâm-ı Rabbânîyi “kuddise sirruh” bu üç bakımdan da tedkîk edelim:

1 — İmâm-ı Rabbânî müceddid ve münevvir-i elf-i sânî Ahmed ibni Abdil-Ehadın yirmidokuzuncu babası, Emîr’ül-mü’minîn Ömer-ül-Fârûkdur “radıyallahü anh”. Dedelerinin hepsi zemânlarının büyük âlimi, sâlih, fâdıl kimseleri idi.

2 — Bir kimseyi dünyâya gelmeden evvel haber veren müjdeler, zan ile ve yaklaşık olur. İsm ile, memleket ile bildirilmez. Mehdî hakkında haberler böyledir. Bunun içindir ki, zemân zemân Mehdîlik iddi’âsında bulunanlar eksik olmamışdır. Din imâmlarımız için verilmiş olan müjdeler de böyledir. Meselâ(Din yer yüzünden kalkıp Süreyyâya [ya’nî Ülker denilen yıldız kümesine] gitse, Asyadan çıkan bir genç onu yakalar getirir) ve (İnsanlar sıkışıp güçlüklerini çözecek âlim ararlar. Medîne-i münevveredeki âlimden dahâ üstününü bulamazlar) ve (Kureyş kabîlesinden olanlara dil uzatmayınız. Onlardan bir âlim, yer yüzünü ilm ile dolduracakdır) hadîs-i şerîfleri de böyledir ki, birincisi imâm-ı a’zam Ebû Hanîfeyi, ikincisi imâm-ı Mâlik bin Enesi, üçüncüsü de imâm-ı Şâfi’înin geleceğini müjdelemekdedir denildi “radıyallahü anhüm ecma’în”. Bu haberlerin hepsi, ne kadar kuvvetli olsa da, zan olup, ilm ve kat’iyyet bildirmez. Dostlar için ilm gibi olup, düşmanların, inâd ve inkâr edenlerin cehllerini artdırır. Çünki kabûl edenlerin çokluğu ve büyüklüğü karşısında red ve inâd etmek yâ sefâhet ve alçaklık veyâ câhillikdir. İşte imâmlarımız hakkındaki yukarıdaki hadîs-i şerîfleri kabûl etmeyip inâd eden vehhâbîler böyledir. Mehdîyi inkâr edenler de böyle olup, birçok hadîs-i şerîflere inanmamış oluyorlar. Bunun için Mehdî geleceğine inanmıyan kâfir olur, denildi. Bunun gibi, yehûdîler ve hıristiyânlar, kendi kitâblarında Muhammed aleyhisselâmın geleceği müjdelendiği hâlde inanmıyorlar. Mü’minler ise, kat’î olarak inanıyoruz. İmâm-ı Rabbânî “radıyallahü anh” için de, böyle müjdeler vardır ve dostları için kat’î ve muhakkakdır. Düşmanların da, inkâr ve inâdı artmakdadır. İnananların fâidesi kendine, inanmıyanların zararı da kendinedir. Mü’minin, tanımadığı bir mü’mine bile iyi zanda bulunması lâzımdır.

O hâlde haklarında cildlerle kitâb yazılmış olan ve eserleri dünyâyı doldurmuş bulunan ve onların izinde gidenler zemânlarının en kıymetlisi, en sevileni olan, iyilikleri güneş gibi her yerde parlıyan Evliyâya iyi zan lâzım olmaz mı?

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.