29 — Kal’ada mahbûs bulunan binlerce kâfir, İmâmın “kuddise sirruh” bereketi ile îmân ve islâm ile şereflendi. Birçok günâhkâr, tevbe etdi. Hattâ, ba’zıları yüksek âlim oldu. Hattâ, sultâna onbirinci mektûbu anlatırken, orada bulunan, ateşe tapıcı Hindûların büyük bir kumandanı, İmâmın dinde olan kuvvetini, sözlerini, lezzet ve kıymetini görerek, müslimân olduğu meşhûrdur. Sultânın vezîri, zindanda İmâmın başına kardeşini ta’yîn etmiş ve çok şiddetli davranmasını söylemişdi. Bu ise, İmâmdan çeşidli kerâmetler, üzülmek yerine, heybet, sabr ve hattâ neş’e görerek tevbe eylemiş, sapıklık yularını çıkararak, Ehl-i sünnet gerdanlığı ile zînetlenmiş ve İmâmın “kuddise sirruh” hâlis talebesinden olmuşdu.
30 — İmâm “radıyallahü anh” mahbûs iken sultândan râzı idi. Yapdığı bu işinden memnûn idi. Ona hep hayr düâ ediyordu. Hattâ, İmâmın “kuddise sirruh” eshâbından ba’zısı, sultâna kasd etmek istedi. Bunu yapabilecek kudretde idiler. Fekat İmâm onları, rü’yâlarında ve uyanık iken men’ etdi. Sultâna hayr düâ etmelerini emr etdi. (Sultânı incitmek, bütün insanlara zarar verir) buyururdu. Zindandan evlâdına yazdığı mektûbları, Mektûbâtdan okuyanlar, bunları iyi anlar.
31 — Sultân Selîm Cihângir hânın oğlu şâh Cihân “rahimehullahü teâlâ” babasına karşı geldi. Askeri çok ve babası tarafındaki kumandanların çoğu kalbden kendisine bağlı olduğu hâlde, zafer kazanamadı. O zemânın evliyâsından birine hâlini anlatıp düâ istedi. Velî dedi ki: Senin zafer kazanman için, vaktin dört kutbunun sana düâ etmesi lâzımdır. Bunlardan üçü seninle berâber ise de, en büyükleri olan dördüncüsü bu işe râzı değildir. O da, İmâm-ı Rabbânî müceddid-i elf-i sânî “kuddise sirruh” hazretleridir. Şâh Cihân, İmâmın huzûruna gelip, düâ etmesi için yalvardı. İmâm “kuddise sirruh”, babasına karşı gelmesine mâni’ olup nasîhat etdi. (Babana git, elini öp, gönlünü al! Yakında vefât edecek, saltanat sana kalacakdır) diye müjde de verdi. Şâh Cihân, emrlerini dinledi. Arzûsundan vaz geçdi. Az zemân sonra 1037 [m. 1627] de, babası vefât edince, saltanata kavuşdu. Hasedcilerin İmâm için, sultânı dinlemiyor, kanûnlara karşı geliyor, sözlerine hiç inanılır mı?
32 — İmâm “kuddise sirruh” kal’ada iki veyâ üç sene kaldıktan sonra, sultân yapdığına pişmân oldu. Habsden çıkarıp ikrâm ve ihsân eyledi. Hattâ hâlis talebesinden ve sâdık dostlarından oldu. Bir müddet, asker arasında kalmasını emr etdi.