415

Sonra serbest bırakıp ihtiramla vatanına gönderdi. İmâm-ı Rabbânî “rahmetullahi teâlâ aleyh”, evvelce bulundukları hâllerin ve makâmların binlerce üstünde derecelere yükselmiş olarak avdet buyurdu. Bundan sonra yazdıkları mektûblardaki hakîkatleri, ma’rifetleri, esrârı ve incelikleri ancak evlâd-ı izâmı ve yetişdirdiği hülefâ-i kibârı anlıyabilir. Bu kıymetli mektûbları ile Mektûbâtın üç cildi temâm olmuşdur.

33 — Evliyânın büyükleri, hattâ, Peygamberler “aleyhimüssalevâtü vetteslîmât”, böyle belâlara, musîbetlere yakalanmışlar ki, zemânımızın evliyâsı ve sâlihleri tesellî bulsun ve câhiller de zemânın evliyâsını derd ve belâda görerek, onları fenâ bilmesin. Bu inceliği anlıyamıyan târîhciler, Evliyânın iyi günlerini yazıp, beşeriyyet îcâbı olan hâllerini yazmıyor, bunları okuyan ehâlî de onları melek gibi sanarak seviyorlar ve kendi zemânlarında sâlih, müttekî ve evliyâ gibi diye işitdikleri bir kimsede insanlık îcâbı bir hâl görünce, onu kötü bilip, ondan istifâdeden mahrûm kalıyorlar. Hattâ onu çekişdirip, çok büyük günâha giriyorlar. Bilmiyorlar ki, Allahü teâlâ, sevdiklerini insanlığa lâzım olan hâllerin içinde saklamakdadır. Nitekim (Sevdiklerimi saklarım. Onları herkes tanıyamaz) buyurmakdadır. Bu husûsda İmâm-ı Rabbânî “kaddesallahü teâlâ sirrehül’azîz” Mektûbâtda çok şeyler bildirdiği gibi, Muhyiddîn-i Arabî “kuddise sirruh” da, (Fütühât) kitâbında diyor ki: Kalbi kıran, nefsi terbiye eden bir kusûr, nefsi azdıran, kalbe gurûr getiren ibâdetden fâidelidir.

34 — İmâm-ı Rabbânî, müceddid-i elf-i sânî, Ahmed Fârûkî “kuddise sirruh”, arzûlarına kavuşup, Allahü teâlânın ihsân etdiği derecelere varıp, takdîr-i ilâhî yerini bulunca, Azrâîl aleyhisselâmın da’vetini kabûl edip, hicrî binotuzdört 1034 [m. 1624] senesi, Safer ayının yirmidokuzuncu salı günü, Refîk-i a’lâya kavuşdu. Sihrind kabristânına defn edildi. Allahü teâlâ, rûhunu râhat ve kabrini nûr ile dolu etsin! Bizleri, kıymetli nefeslerinin bereketi ve yüksek sevgisi ile fâidelendirsin! Şefâ’atine kavuşdursun ve kıyâmet gününde kendisini sevenler ile berâber, bayrağı altında toplasın! Âmîn.

35 — İnsanların huyları ve arzûları ve düşünceleri, başka başka olduğundan, hayâtında, ona karşı iki kısma ayrıldıkları gibi, vefâtından sonra da, bir kısmı medh etdi. Bir kısmı da kötüledi. İmâmın ma’rifetleri cihâna yayılmış olduğundan, düşmanları ne kadar inkâr etdi ise de, örtemediler. Belki, dahâ yayılmasına sebeb oldular. Çünki, inkâr edenler bir i’tirâz zehri saçınca, dostları çeşidli cevâblarla devâ saçdı. Böylece İmâmın medhi için yetmişden ziyâde kitâb meydâna geldi.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.