Mubâhele âyeti de böyledir. (Akrabâmı sevmenizi istiyorum) meâlindeki âyet-i kerîme de, hazret-i Alî için olmayıp, mü’min olan bütün akrabâsı içindir.
(Gadîr-i hum) denilen yerdeki hadîs-i şerîf, Ehl-i beyti sevmeği emr etmekdedir. Bu hadîs-i şerîfin sonunda (O, benden sonra halîfedir). (O, benden sonra sizin velînizdir) ve bunlara benzer şeyler yokdur. Bunlar uydurulmuşdur. Böyle uydurulmuş yüzlerce hadîs vardır. Bunları bildirenlerin arasındaki yalancıları islâm âlimleri ortaya koymuşlardır.
Süâl: Hadîs-i şerîfde (Kıyâmet günü, tanıdığım çok kimseyi havzımdan uzaklaşdırırlar: Eshâbım, diyerek onları çağırırım. Fekat, bir ses işitilir ki: Senden sonra, onların neler yapdığını bilmezsin)buyuruldu. Bu hadîs-i şerîf, Eshâb-ı kirâmın “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în” çoğunun yoldan sapacaklarını göstermiyor mu?
Cevâb: Vedâ’ haccı hutbesinde, (Benden sonra kâfir olmayınız! Birbirinizin boynunu vurmayınız!)buyuruldu. Bu hadîs-i şerîf gösteriyor ki, Şeyhayn “radıyallahü teâlâ anhümâ” ve müslimânlarla harb etmiyenler, bunun dışındadırlar. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, Şeyhaynı ve Eshâb-ı kirâmdan çoğunu Cennet ile müjdeledi. Bu müjde, onların îmân ile öleceklerini ve Resûlullahın havzı yanında ve Cennetde, Onun yanında bulunacaklarını bildirmekdedir. Bundan başka, Mâide sûresinin elliyedinci âyetinde meâlen, (Ey îmân edenler! Dinden çıkarsanız, Allahü teâlâ, sizin yerinize başkalarını getirir. Onları sever. Onlar da Allahü teâlâyı severler) buyuruldu. Bu âyet-i kerîme gösteriyor ki, mürted olanların karşısında bulunanları Allahü teâlâ sevmekdedir. Bu da, hazret-i Ebû Bekr zemânında oldu. Cennetlik oldukları ismleri ile sıfatları ile bildirilen mubârek insanları kötü bilmek ve kötülemek büyük felâketdir. Bedr gazâsında bulunanların Cennete gidecekleri açıkca bildirildi. Bunlara dil uzatmak, büyük câhillikdir.
Süâl: (Allahü teâlâ, oniki halîfe gönderecekdir. Bunların hepsi Kureyş kabîlesindendir) hadîs-i şerîfi oniki imâmı “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în” göstermiyor mu?
Cevâb: İlk bakışda, bu hadîs-i şerîfden, İmâmiyye fırkasının haklı olduğu anlaşılıyor. Hâlbuki, hadîs-i şerîfler, âyet-i kerîmelerde olduğu gibi, birbirlerini açıklamakdadırlar. Abdüllah bin Mes’ûdün haber verdiği hadîs-i şerîfde, (İslâm değirmeni otuzbeş sene döner. Sonra helâk olanlar bulunur. Dahâ sonra gelenler, islâmiyyeti yetmiş sene kuvvetlendirirler) buyuruldu. Bizim [ya’nî Şâh Veliyyullah-ı Dehlevînin], bu hadîs-i şerîfden anladığımız şudur: Bildirilen vaktin başlangıcı, ilk cihâdın başladığı, hicretin ikinci senesidir.