Yine buyurur ki, (Kavminle ne iş gördün?). Nûh aleyhisselâm, (Yâ Rabbî! Onları gece ve gündüz îmâna da’vet etdim. Benim da’vetim onlara bir fâide vermedi. Benden kaçdılar). O zemân, yine nidâ olunarak, (Yâ Nûh kavmi!) denir. Onlar bir fırka olarak getirilir. Denilir ki,(İşbu kardeşiniz Nûh aleyhisselâm der ki, size benim risâletimi teblîg etmiş). Onlar: (Ey bizim Rabbimiz, yalan söylüyor. Bize birşey teblîg etmedi) derler. Risâleti inkâr ederler.
Allahü teâlâ, (Yâ Nûh! Senin şâhidin var mıdır) buyurur. Nûh aleyhisselâm, (Yâ Rabbî! Benim şâhidim, Muhammed aleyhisselâm ile ümmetidir) der.
Allahü teâlâ, (Yâ Muhammed!) “aleyhisselâm”. Bu Nûh aleyhisselâm risâleti teblîg etdiğine seni şâhid kılar) buyurur. Peygamberimiz “aleyhisselâm”, Nûh aleyhisselâmın risâleti teblîg etdiğine şâhid olup, Hûd sûresinin yirmi beşinci âyet-i kerîmesini okur. Bu âyet-i kerîmede meâlen, (Biz Nûhu insanlara Peygamber olarak gönderdik. Onları Allahü teâlânın azâbı ile korkutdu. Allahü teâlâdan başka şeylere ibâdet etmeyiniz dedi) buyurulmuşdur. Cenâb-ı Hak, Nûh aleyhisselâmın kavmine: (Sizin üzerinize azâb hak oldu. Zîrâ, azâb kâfirler üzerine lâyıkdır) buyurur.
Böylece, hepsi Cehenneme atılır. Ne amelleri tartılır, ne de hesâb olunurlar.
Bundan sonra (Âd kavmi nerededir?) diye nidâ olunur. Nûh aleyhisselâmın kavmine yapıldığı gibi, Hûd aleyhisselâm ile, kavmi olan Âd kavmi arasında mu’âmele cereyân eder. Peygamberimiz “aleyhisselâm” ile ümmetinin hayrlıları şehâdet ederler. Peygamberimiz Şuarâ sûresinin yüzyirmiüçüncü âyet-i kerîmesini okur. Bu kavm de Cehenneme atılır.
Bundan sonra (Yâ Sâlih veyâ Semûd) diye nidâ olunur. Sâlih aleyhisselâm ve kavmi gelirler. İnkârları üzerine, hazret-i Peygamberden şehâdet taleb olunur. Peygamberimiz “aleyhisselâm” Şuarâ sûresinin yüzkırkbirinci âyet-i kerîmesini okur. Onlar da, evvelkiler gibi Cehenneme atılır.
Kur’ân-ı azîm-üş-şânın haber verdiği gibi, ümmetler, birbiri arkası sıra, Allahü teâlânın huzûruna gelirler. Furkân sûresinin otuzsekizinci ve İbrâhîm sûresinin sekizinci âyet-i kerîmeleri bunu haber vermekdedir. Bunda tenbîh vardır ki, bunlar âsî ve azgın kavmlerdir. (Bârîh, Mârih, Duhâ, Esrâ) kavmleri ve bunlar gibi kâfirlerdir. Bunlardan sonra, nidâ, Eshâb-ı res ve tübba’ ve İbrâhîm aleyhisselâmın kavmine gelir.