Seni doyurdum ve su verdim ki, bunlardan elbette sen âciz idin ve çocukluğunda seni muhâfaza eyledim ki, sen kendine zarar veren şeyleri def’ etmeğe ve fâide veren şeyi istemeğe kâdir değildin. Nice meyveleri benden istedin. Satın alıp sana getirdim. Sana dînini, îmânını öğretdim. Seni Kur’ân-ı kerîm hocasına gönderdim. Lâkin, işte kıyâmetin şiddetini görüyorsun. Günâhımın çokluğunu da biliyorsun. Bir mikdârını üzerine al! Tâ ki, günâhım azalsın. Bana bir iyilik, bir sevâb ver ki, mîzânım onun sebebi ile ziyâde olsun) der. Oğlu ondan kaçar ve der ki: (O bir sevâba, ben senden dahâ çok muhtâcım).
Böylece, evlâd ile ana arasında bu mu’âmele geçer, zevc ve zevce de birbirleriyle böyle konuşurlar. Kardeş kardeşle bu mu’âmeleyi yaparlar. İşte Allahü teâlâ hazretlerinin (Abese) sûresinin yirmidördüncü âyetinin, (O gün insân kardeşinden ve ana evlâdından kaçar)meâl-i şerîfi bu hâli haber vermekdedir.
Hadîs-i şerîfde buyuruldu ki, (İnsanlar kıyâmet günü çıplak haşr olunurlar). Âişe-i Sıddîka “radıyallahü anhâ” vâlidemiz, bunu işitdikleri vakt, (Ba’zısı ba’zısına bakmazlar mı?) buyurdu. Peygamber efendimiz “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” Abese sûresindeki, (Kıyâmet gününde herkesin hâli, kendisini diğerinin hâlinden ve durumundan uzaklaşdırır)meâlindeki otuzyedinci âyet-i kerîmeyi okuyuverdiler. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” bu hadîs-i şerîfi ile murâd buyurdular ki, kıyâmet gününün şiddeti ile meşakkati, insanların birbirlerine bakmalarına mâni’ olur.
İnsanlar bu zemânda bir yerde toplanırlar. Onların üzerine siyâh bir bulut gelir. O bulut insânlar üzerine (Suhûf-i müneşşere) ya’nî amel defterlerini yağdırır. Mü’minin sahîfesi, sanki gül yaprağı üzerine yazılmışdır. Kâfirlerin ise, sedir yaprağı üzerine yazılmış gibidir.
Sahîfeler uçarak iner. Herkesin sağ veyâ sol tarafından gelir. Bu ise, ihtiyârî değildir. Nitekim, Cenâb-ı Hak, İsrâ sûresinin onüçüncü âyetinde meâlen, (Biz azîm-üş-şân insan için sahîfesi açılmış olarak kendisine vâsıl olan kitâb göndeririz) buyurur.
Âlimlerden ba’zıları buyurur ki, Kevser Havzı Sırâtı geçdikden sonra getirilir. Bu ise, yanlışdır. Zîrâ Sırâtı geçen kimse, bir dahâ Havza gelmez.
Yetmişbin [ya’nî pek çok] kimse ki sıkıntılı hesâba çekilmeden Cennete girerler. Onlar için mîzân kurulmaz. Onlar sahîfeler almazlar. Ancak onlara verilen sahîfeler üzerinde, (Lâ ilâhe illallah, Muhammedün resûlullah. Bu filân ibni filânın Cennete girmesinin ve Cehennemden kurtulmasının berâtıdır) yazılıdır.