384

1 -Vehhâbîlerin (Feth-ul-mecîd) kitâbı, yetmişbeşinci sahîfesinde, (Abdülvehhâb-i Şa’rânînin[1] kitâbları ve Abdül’azîz-i Debbağın (İbriz) kitâbı ve Ahmed Ticânînin kitâbları, Ebû Cehlin ve benzerlerinin hâtırlarına gelmiyen şirk ile doludur) diyor.

Ahmet Ticânî “rahmetullahi aleyh”, 1150 [m. 1737] de Cezâyirde tevellüd, 1230 [m. 1815] de Fasda vefât etmişdir. Halvetînin bir kolu olan Ticânîlik yolunun rehberidir. Bu yolda yazılmış olan (Cevâhir-ül-meânî-fî feyz-i şeyh Ticânî) kitâbı meşhûrdur.

İnsanların üstünlerinin, ya’nî Peygamberlerin “salevâtullahi teâlâ ve teslîmâtühü aleyhim ecma’în”, meleklerin üstünlerinden dahâ yüksek olduklarını, bu vehhâbî kitâbı da yazmakda, meleklerin tesarruf ve te’sîrlerine inanmakda, fekat Allahü teâlânın Evliyâsına “rahime-hümullahü teâlâ” kerâmet olarak, te’sîr ve tesarruf verdiğine ise inanmamakda, buna inananlara müşrik demekdedir. Ehl-i sünnet âlimleri “rahimehümullahü teâlâ”, vehhâbîlerin ortaya çıkacaklarını, kerâmet olarak, bilmişler, bunlara, yıllarca önce cevâblar yazmışlardır. Bu âlimlerin başında, Muhyiddîn-i Arabî ve Sadreddîn-i Konevî ve Celâleddîn-i Rûmî[2] ve Seyyid Ahmed Bedevî [ve imâm-ı Rabbânî] gibi Velîler “rahimehümullahü teâlâ” bulunmakdadır. Vehhâbîler, işte bunun için, bu Velîleri beğenmiyorlar.

İmâm-ı Rabbânî Ahmed Fârûkî Serhendî “kuddise sirruh(Mektûbât)ının ikinci cild, ellinci mektûbunda buyuruyor ki:

İslâm dîninin bir sûreti, bir de hakîkati, özü vardır. Sûreti, önce îmân etmek, sonra, Allahü teâlânın emrlerine ve yasaklarına uymakdır. İslâm dîninin sûretine kavuşanların nefs-i emmâreleri inkârda ve ısyân etmekdedir. Bunların îmânı, îmânın sûretidir. Kıldıkları nemâz, nemâzın sûretidir. Oruc ve başka ibâdetleri de böyledir. Çünki, nefs-i emmâre, insan varlığının temelidir. Herkes (Ben) deyince, nefsini göstermekdedir. İşte, bunların nefsleri îmân etmemiş, inanmamışdır. Böyle kimselerin îmânları ve ibâdetleri hakîkî, doğru olabilir mi? Allahü teâlâ, çok merhametli olduğu için, yalnız sûrete kavuşmağı kabûl buyurmuşdur. Bunları, râzı olduğu Cennetine sokacağını müjdelemişdir. Yalnız kalbin inanmasını kabûl buyurması, nefsin inanmasını da şart koşmaması, Onun büyük ihsânıdır. Evet, Cennet ni’metlerinin de, hem sûretleri, hem hakîkatleri vardır.

[1] Abdülvehhâb-i Şa’rânî 973 [m. 1565] de vefât etdi.

[2] Celâleddîn-i Rûmî 672 [m. 1273] senesinde, Sadreddîn 671 de Konyada vefât etdiler.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.