Hak teâlâ, Hucurât sûresinde meâlen, (Sesinizi Resûlullahın sesinden dahâ yüksek yapmayınız!) buyurarak bir cemâ’ati azarlamışdır. (Resûlullahın yanında hafîf sesle konuşanlar) âyet-i kerîmesi ile de, hafîf konuşanları övmüşdür. Resûlullaha, öldükden sonra saygı göstermek, sağ iken saygı göstermek gibidir dedi. Mensûr, boynunu bükerek, yâ Ebâ Abdüllah! Kıbleye karşı mı durmalı, yoksa Kabr-i se’âdete karşı mı durmalı dedi. İmâm-ı Mâlik hazretleri, Resûlullahdan yüzünü çevirme! Kıyâmet gününün şefâ’atçısı olan o yüce Peygamber “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem”, Kıyâmet günü, senin ve baban Âdem aleyhisselâmın kurtulması için vesîle olacakdır. Kabr-i se’âdete dönerek ve Resûlullahın mubârek rûhuna sarılarak şefâ’at dilemelisin! Nisâ sûresinde altmışüçüncü âyetinde meâlen,(Nefslerine zulm edenler, sana gelip, Allahü teâlâdan afv dilerse ve Resûlüm de, onlar için afv dilerse, Allahü teâlâyı, tevbeleri kabûl edici ve merhamet edici bulurlar)buyuruyor. Bu âyet-i kerîme, Resûlullahı vesîle edenlerin tevbelerinin kabûl olunacağını söz vermekdedir dedi. Bunun üzerine, Mensûr, olduğu yerden kalkıp, Hucre-i se’âdet önünde durdu. (Yâ Rabbî! Bu âyet-i kerîmede, Resûlünü vesîle edenlerin tevbesini kabûl edeceğine söz verdin. Ben de, yüce Peygamberinin “sallallahü aleyhi ve sellem” yüksek huzûruna gelip Senden afv diliyorum. Kendisi sağ iken afv dileyip afv buyurduğun kulların gibi, beni de afv eyle! Yâ Rabbî! Nebiyyür-rahme olan yüce Peygamberini vesîle edinerek sana yalvarıyorum. Ey Peygamberlerin en üstünü olan Muhammed aleyhisselâm! Sana tevessül ederek, Rabbime yalvardım. Yâ Rabbî! O yüce Peygamberi bana şefâ’atçı eyle!) diyerek yalvarmağa başladı. Arkası kıbleye, yüzü (Muvâcehe-i se’âdet) penceresine karşı ayakda durup, düâ eyledi. Minber-i nebevî sol tarafında kalmışdı.
DİKKAT –İmâm-ı Mâlikin[1] Mensûr halîfeye “rahime-hümullahü teâlâ” verdiği nasîhat(Hucre-i se’âdet) önünde düâ edenlerin çok uyanık olmaları lâzım geldiğini göstermekdedir. O makâma uygun edebi ve saygıyı gösteremiyecek olanların, Medîne-i münevverede çok kalmaları doğru olmaz. İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfe “rahmetullahi aleyh”, (Biz Bağdâdda, kalbimiz burada olmak; biz burada, kalbimiz Bağdâdda olmakdan dahâ iyidir) buyurdu.
—
[1] Mâlik bin Enes bin Mâlik bin Ebî Âmir Esbahî 179 [m. 795] de Medînede vefât etdi.