384

Müctehidler için söylenmiş olan bu sözlerin, bizim gibi ve İbni Teymiyye, İbni Kayyım, Muhammed Abdüh[2] ve Seyyid Kutb[3] ve Mevdûdî gibi mukallidler için de olduğunu sanıyor. Bunların bir mezheb imâmının kitâblarını okuyup öğrenmeleri ve mezheb imâmına uyarak se’âdete kavuşmağa çalışmaları lâzımdır.

Üçyüzdoksanüçüncü sahîfede, (Münâfıkları Allahü teâlâya ve Resûlüne çağırırsanız, yüzçevirirler, gelmezler), âyet-i kerîmesini yazarak, Ehl-i sünneti bu münâfıklara benzetiyor. (Ehl-i sünnete âyet, hadîs gösterilince, bunlardan yüz çevirip mezheb imâmlarına uymakda ısrâr ediyor, müşrik oluyorlar) diyor.

Burada da, Ehl-i sünnet olan müslimânlara iftirâ etmekdedir. Âyet-i kerîmelerden ve hadîs-i şerîflerden çıkardıkları yanlış, bozuk ma’nâlara inanmadığımız için, bize doğru yoldan ayrıldı diyor. Buna deriz ki, biz bu âyet-i kerîmelerden yüz çevirmiyoruz. Bu âyet-i kerîmelere değil, sizin bunlara verdiğiniz yanlış ma’nâlara uymayız. Bu âyet-i kerîmelerin ve hadîs-i şerîflerin ma’nâları, sizin anladığınız gibi değildir. Bunların doğru ma’nâlarını Peygamberimiz “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” Eshâb-ı kirâma “radıyallahü teâlâ anhüm” anlatdı. (Ehl-i Error! Post not found for word:sünnet) âlimleri de “rahimehümullahü teâlâ” Eshâb-ı kirâmdan sorup öğrendiler. Anladıklarını, kitâblarına yazdılar. Açık bildirilmiş olanlarını açık olarak yazdılar. Kapalı bildirilmiş olanlarını da, ictihâd buyurup anladıkları gibi açıkladılar. Biz o büyük âlimlerin anlayıp yazdıklarına uyuyoruz. Mezhebsizlerin yanlış anladıklarına uyarak aldanmak istemiyoruz. Kitâbdan ve sünnetden ayrılan, bizler değil, sensin diyoruz.

(Üsûl-ül-erbe’a fî-terdîd-il-vehhâbiyye) kitâbının dördüncü aslında, fârisî olarak buyuruyor ki, islâm dîninin hükmlerini biz câhillere derin âlimler ve olgun sâlihler bildirdi. Bunlar, (Muhaddisler) ve (Müctehidler)dir “rahime-hümullahü teâlâ”. Hadîs âlimleri, hadîs-i şerîfleri incelemişlerdir. Doğru olanlarını ayırmışlardır. Müctehidler de, âyet-i kerîmelerden ve hadîs-i şerîflerden ahkâm çıkarmışlardır. Biz, ibâdetlerimizi ve bütün işlerimizi bu ahkâma uygun olarak yaparız. Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” zemânından çok uzak olduğumuz ve nassların nâsih ve mensûh olanlarını ve muhkem (ma’nâsı açık) ve müevvel (ma’nâsı açık olarak anlaşılamıyan) olanlarını ve birbirine uymaz görünenlerinin uygun olduklarını anlıyamadığımız için, bir müctehidi taklîd etmemiz lâzımdır. Çünki müctehid, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” zemânına yakın olduğu için ve derin âlim ve çok takvâ sâhibi ve hükm çıkarmakda mehâret sâhibi olduğu ve hadîs-i şerîflerin ma’nâlarını iyi anladığı için, onun anladığına uymakdan başka çâre yokdur.

[2] Abduh 1323 [m. 1905] de Mısrda öldü.

[3] Seyyid Kutb 1386 [m. 1966] da Mısrda öldürüldü.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.