Bu hadîs-i şerîf gösteriyor ki, Eshâb-ı kirâmdan herhangi birine uyan, Onun yolunu tutan, dünyâ ve âhıret se’âdetine kavuşacakdır. Deylemînin bildirdiği hadîs-i şerîfde, (Eshâbım, iyi insanlardır. Allahü teâlâ, Onlara hep iyilik versin) buyuruldu. Yine Deylemînin “rahmetullahi aleyh” bildirdiği hadîs-i şerîflerde, (Eshâbımın kabâhatlerini konuşmayınız!)ve (Mu’âviye elbet melik olacakdır) buyuruldu.
Eshâb-ı kirâmın yolundayız diyenler, bu yolu nereden öğrenecekler? Bin sene sonra gelmiş olan mezhebsizlerden mi? Yoksa, Eshâb zemânında bulunan, onların yetişdirdikleri âlimlerin kitâblarından mı? Eshâb-ı kirâmın yetişdirdikleri ve onların talebesinin yetişdirdikleri âlimler(Ehl-i sünnet vel-cemâ’at) mezhebinin âlimleridir “rahime-hümullahü teâlâ”. (Mezheb),yol demekdir. Ehl-i sünnet vel-cemâ’at mezhebi demek, Resûlullahın ve Onun cemâ’atinin ya’nî Eshâbının yolunda olan müslimânlar demekdir. Bu mubârek âlimler, hep Eshâb-ı kirâmdan öğrendiklerini yazmışlardır. Kendi görüşleri ile birşey yazmamışlardır. Kitâblarında, vesîkasız, senedsiz bir kelime yokdur. Dört mezhebin îmânları birdir. Eshâb-ı kirâmın “rıdvânullahi teâlâ aleyhim ecma’în” yolu, ancak Ehl-i sünnet âlimlerinin kitâblarından öğrenilebilir.
Eshâb-ı kirâmın “rıdvânullahi teâlâ aleyhim ecma’în” yolunda olmak istiyenin, Ehl-i sünnet mezhebinde olması lâzımdır. Sonradan türeyen bozuk yollardan sakınması lâzımdır.
26 –(Feth-ul-mecîd) ismindeki vehhâbî kitâbının dörtyüzseksenbeşinci ve sonraki sahîfesinde de, hak olan Ehl-i sünnet bilgilerini yazmak zorunda kalmış, bunların arasında bozuk, zehrli saldırılarından da geri kalmamışdır. Diyor ki:
(Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, kabr ziyâret ederken âhıreti hâtırlamağı, meyyite düâ ederek, ona ihsânda bulunmağı, ona acımağı, istiğfâr etmeği emr etmişdir. Ziyâret eden kimse, hem kendisine, hem de meyyite iyilik etmiş olmakdadır. Müslimin, Ebû Hüreyreden “radıyallahü anh” bildirdiği hadîsde (Kabrleri ziyâret ediniz! Kabr ziyâreti, ölümü hâtırlatır) buyuruldu. Abdüllah ibni Abbâs diyor ki, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” Medînede, kabristân yanından geçiyordu. Kabrlere bakarak, (Esselâmü aleyküm yâ ehlel-kubûr! Yagfirullahü lenâ ve leküm, entüm selefünâ ve nahnü bil-eser) buyurdu. Bu hadîs-i şerîfi imâm-ı Ahmed ve Tirmüzî bildirmekdedir. İbnül-Kayyım-ı Cevziyyenin, imâm-ı Ahmedden bildirdiği hadîs-i şerîfde, (Size, kabr ziyâretini yasaklamışdım. Şimdi, kabrleri ziyâret ediniz! Böylece âhıreti hâtırlarsınız) buyurdu.