(Sîret-i Şâmî) veyâ (Sübülül-hüdâ verreşâd) denilen kitâbda, Fâkihânînin yazıları ve üstâdının bunlara vermiş olduğu cevâblar, şöyle yazılıdır:
Fâkihânî – Mevlid cem’ıyyeti yapmanın, Kitâba ve Sünnete uydurulacak bir yeri olduğunu bilmiyorum.
Üstâdı – Birşeyi bilmemek, onun yok olduğunu göstermez. Hâfızların imâmı İbni Hacer, mevlid cem’ıyyetinin sünnetden bir aslı olduğunu bildirdi. Biz de, ikinci bir aslı dahâ bulunduğunu yukarda bildirdik.
F. – Büyük âlimlerden birinin, mevlid cem’ıyyeti yapdığı bildirilmiş değildir.
Ü. – Mevlid cem’ıyyetini ilk olarak, âlim sâlih olan bir Emîr yapdı. Bunu Allah rızâsı için yapdı. Sayısız âlimler, sâlihler, bu cem’ıyyetde hâzır oldular. İbni Dıhye, bunu medh eyledi. Büyük âlimler, Emîrin bu işini öven kitâblar yazdılar. Kötüleyen, hiç olmadı.
F. – Mevlid cem’ıyyeti nasıl müstehab olabilir? Müstehab, islâmiyyetin taleb etdiği şey demekdir.
Ü. – İslâmiyyetin taleb etmesi, Nass ile veyâ Kıyâs ile olur. Burada Nass yok ise de Kıyâs vardır.
F. – Mevlid cem’ıyyetine mubâh da denilemez. Dinde bid’at çıkarmağa, hiçbir âlim mubâh dememişdir.
Ü. – Bid’at, yalnız mekrûh ve harâm değildir. Mubâh, müstehab ve vâcib olan bid’atler de bildirilmişdir. İmâm-ı Nevevî diyor ki, (Dinde bid’at, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” zemânında bulunmayıp da, sonradan meydâna çıkarılan şeyler olup ikiye ayrılır: Hasene ve seyyie). İzzeddîn bin Abdisselâm diyor ki, (Bid’at, vâcib, harâm, müstehab, mekrûh ve mubâh kısmlarına ayrılır. Han, mekteb ve her hayr ve hasene, müstehab olan bid’atlerdir. Terâvîh nemâzı ve tesavvuf yolları da böyledir). Beyhekî, imâm-ı Şâfi’îden haber veriyor ki, İmâm, (Bid’at, iki kısmdır. Kitâba veyâ Sünnete veyâ Esere veyâ İcmâ’a ters düşenler, dalâletdir. Bu dört temelden birine uygun olanlar, dalâlet değildir) buyurdu.
F. – Mevlid gecesi, çoluk çocuğunu ve arkadaşlarını toplayıp yidirirse günâh olmaz. Herkesi toplamak, çirkin bid’at olur.
Ü. – O mubârek gecede, herkesi toplamak, Kitâba, Sünnete, Esere ve İcmâ’a muhâlif değildir.