384

Bu âyet-i kerîmede ve hadîs-i kudsîde bildirilmiş olan yakınlık, yalnız seçilmiş üstün kimselerde hâsıl olur. Bu yakınlığa (Vilâyet) ya’nî evliyâlık denir. Bu yakınlığa kavuşmak için, önce Ehl-i sünnet i’tikâdına uygun îmân lâzımdır. Âl-i İmrân sûresinin altmışsekizinci âyetinde meâlen, (Allahü teâlâ, îmân edenleri sever) buyuruldu. Fekat, mü’minler arasında seçilmiş olanları dahâ çok sever. Her mü’mini sevmesine (Vilâyet-i âmme) denir. Seçilmiş mü’minleri çok sevmesine, (Vilâyet-i hâssa) denir. Yukarıda yazılı hadîs-i kudsîde bildirilmiş olan sevgi, işte bu sevgidir. Bu sevginin de dereceleri vardır. Şunu da bildirelim ki, Allahü teâlâ, insan aklı ile anlaşılamıyacağı gibi, Onun sıfatları da insanın aklı ile anlaşılamaz. Allahü teâlânın kendisi gibi ve i’tibârâtından her hangi biri gibi, hiçbirşey yokdur. Bunun için, Allahü teâlânın insanlara olan her iki yakınlığı, insan aklı ile anlaşılamayan, bilinemiyen bir yakınlıkdır. İki zemânın ve iki cismin birbirlerine yakın olmaları gibi değildir. Allahü teâlânın kullarına yakın olması, akl ile düşünülen ve his organları ile anlaşılan yakınlıklar gibi değildir. Ancak ba’zı seçilmiş mü’minlere verdiği ma’rifet denilen ilm ile anlaşılabilir. Bu bilgiye (İlm-i huzûrî) denir. Bizim bilgilerimiz (İlm-i husûlî)dir.

Allahü teâlânın, kullarına olan bu iki yakınlığı, âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîfler ile bildirilmiş olduğundan, her ikisine de inanmamız vâcibdir. Allahü teâlânın bizleri gördüğüne inanmamız lâzım olduğu gibi, bize olan bu iki yakınlığına da inanmamız lâzımdır. Allahü teâlânın görmesi, fizik kanûnları ile îzâh edilen, ışığın yansıması ile olan görmek olmadığı gibi, Onun bu iki çeşid yakınlığı da ölçü ile, metre ile, angstrom ile bildirilen yakınlık değildir. Ba’zı hadîs-i şerîflerde arşın, zrâ’ [kol], karış, arpa boyu gibi birimler bildirilmesi, ölçü bildirmek için değil, azlık, çokluk bildirmek içindir.

Süâl: Vilâyet, Allahü teâlâ ile kul arasında olan, insanların anlıyamıyacağı bir hâl olduğuna göre, bunu niçin yakınlık sözü ile anlatmışlardır?

Cevâb: Bu süâle cevâb verebilmek için, önce iki şeyi bildirmek lâzımdır:

1 -Evliyâya hâsıl olan keşf ve herkesin gördüğü rü’yâlar, birşeyin misâlinin, benzerinin hayâl aynasında görünmesidir. Uykuda iken olursa, rü’yâ denir. Uyanık iken olunca, (Keşf) denir. Hayâl aynası, ne kadar çok sâf, temiz ise, keşf ve rü’yâ, o kadar doğru ve güvenilir olur. Bunun içindir ki, Peygamberlerin “aleyhimüsselâm” gördükleri rü’yâlara tâm inanılır ve güvenilir (Vahy)in bir nev’idir.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.