sakal kazımanın ve bir tutamdan kısa yapmanın fitneye sebeb olacağı içindir. Çünki, şöhrete, fitneye sebeb olan bir işi yapana hadîs-i şerîfde la’net edilmişdir. Sakal bırakmanın âdet olduğu yerlerde, sakal kazımak fitneye sebeb olacağı gibi, sakal traşının âdet hâline getirildiği yerlerde sakal bırakmak da, fitneye sebeb olabilir. Bir tutamdan kısa bırakmak ise, bid’at olur. Bu fitneye düşmemek ve bid’at işlememek için, bulunduğu memleketin âdetine uyarak sakalını traş etmesi vâcib olur. (Hadîka)nın yüzkırksekizinci sahîfesinde, (Bid’at işlemek, sünneti terk etmekden dahâ zararlıdır. Bid’ati terk etmek lâzımdır. Sünneti yapmak lâzım değildir) demekdedir. Çünki, mubâh ve câiz olan şeylerde ve sünnet-i zevâidde, memleketin âdetine uymak, fitne çıkarmamak lâzımdır. Fekat farz, vâcib, sünnet-i hüdâ olan şeyleri yapmakda ve harâmdan, mekrûhdan ve bid’atden sakınmakda âdete uyulmaz. Bunlar, ancak fıkh kitâblarında bildirilmiş olan özrlerle ve ancak izn verildiği kadar değişdirilebilirler. Sakal bırakmanın islâmın şiârı olmadığını, islâm dînine mahsûs olmadığını, bunun için sünnet-i hüdâ olmadığını yukarıdaki hadîs-i şerîf açıkca göstermekdedir. Görülüyor ki, sakal bırakmak sünnet-i zevâiddir. Din görevlilerinin hiçbir zemân, ya’nî âdete uyarak da, sünnet-i zevâidi ve müstehabları da terk etmeleri câiz değildir. Bunlar, her zemân bir tutam sakal bırakmalıdır. Sakalı bir tutamdan kısa yapmak sünneti değişdirmek olur. Kısa sakala sünnet demek, bid’at olup, büyük günâhdır. Sakalın [Çenedeki ile birlikde] bir tutamdan kısa olmasına hiçbir âlimin mubâh demediği fıkh kitâblarında yazılıdır. Bir tutam, dört parmak genişliğidir. Çeneyi alt dudak kenârından avuclıyarak ölçülür. Sakalı olanın, guslde sakal diplerindeki deriyi ıslatması farzdır. Islatmazsa, guslü ve abdesti ve dolayısı ile nemâzı sahîh olmaz.
Erkeklerin saçını sakalını siyâhdan başka renge boyaması câizdir. Siyâha boyamağa da câiz diyen oldu. Elini ayağını, tırnağını boyaması câiz değildir. Çünki kadınlara benzemek olur. Kadınların, yabancı erkeklere göstermemek şartı ile ve abdestde, guslde yıkamağa mâni’ olmıyan boya ile boyamaları câizdir.
Muhammed Hâdimî “rahmetullahi teâlâ aleyh” hazretlerinin (Berîka) kitâbının [1284] İstanbul baskısında, ikinci cildi, 1229. cu sahîfesinde buyuruyor ki, (Kadınların saçlarını ve erkeklerin sakallarını kazımaları câiz değildir. Kadının sakalı olursa, kazıması câizdir. Hadîs-i şerîfde, (Bıyıklarınızı kısaltınız! Sakalınızı uzatınız!) buyuruldu. Bu emre göre, sakal kazımak sünnete muhâlif olur. Bu hadîs-i şerîf, vücûbu gösterseydi, sakal kazımak harâm olurdu. (Tâtârhâniyye) kitâbında, (Tecnis)den alarak diyor ki, bu hadîs-i şerîf, sakalı kazımayınız ve bir tutamdan kısa yapmayınız demekdir. Tahâvîden alındığı bildirilerek söylenen, (Sakalını kazıyan veyâ bir tutamdan kısa kesen kimsenin imâm olması câiz olmaz. Yalnız kıldığı nemâzı da mekrûh olur. Dünyâda ve âhıretde mel’ûn ve merdûddur) gibi sözlerin ve (Tefsîr-i Kurtubî)den alındığı bildirilen bunlara benzer sözlerin aslı yokdur, sâbit olmamışlardır). 1336. cı sahîfesinde buyuruyor ki, (Kadınların da kaşlarını yolarak inceltmeleri harâmdır. Alın, yanak, çene üzerinde çıkan kıllarını yolmaları, kazımaları câizdir). Kesilen saçı, sakalı ve diğer kılları ve tırnakları gömmeli veyâ kabr üzerine, basılmıyan yere koymalı veyâ denize bırakmalıdır. Halâya, bulaşık çukuruna atmak mekrûhdur. Tırnağı diş ile koparmak mekrûhdur. Baras hastalığı yapar. Kadınların kesilen parçaları, erkeklere göstermesi harâmdır.
Erkeklerin başı kazımaları veyâ saçları uzatıp, tarayıp ikiye ayırmaları sünnetdir. Saç bükmeleri, örmeleri mekrûhdur. (Bahr-ür-râık)da, (El-kerâhiyye) kısmında diyor ki, (Erkeğin başının ortasını kazıyıp, etrâfındaki saçlarını uzatması câizdir. Fekat, sarkan saçlarını büküp fitil yapması mekrûh olur. Çünki, fitil yapması, ba’zı kâfirlere teşebbüh [benzemek] olur). Buradan da anlaşılıyor ki, kâfirlerin âdetlerine benzediği için men’ olunan şeyi yapmak, harâm olmuyor, mekrûh oluyor. Bunun için, (Müşriklere benzemeyiniz. Sakal uzatınız!)