Birincisi, o zemân hazret-i Dâvüd yalnız idi. Yanında kimse yokdu. İkincisi ise, o günlerde baş kâhinlerin reîsi Abiatar olmayıp, belki onun babası Abimelek idi. [Yehûdîleri idâre eden (Yetmişler meclisi) a’zâlarına kâhin denir. Vâizlerine yazıcı derler.]
LUKA İNCÎLİ
Lukanın, havârîlerden olmadığı muhakkakdır. Luka İncîlinin başında diyor ki: (Ey fazîletli Teofilos, kelâmın vekîlleri, hizmetcileri olup, gözleri ile görmüş olanların bize nakl etdiklerine göre, aramızda vâki’ olan şeylerin hikâyesini tertîb ve tahrîr etmeğe bir çok kimseler girişdiğinde, ben de tâ başından beri [olanların] hepsini dikkat ile araşdırıp, tahkîk ederek, olduğu gibi, sırası ile sana yazmağı uygun gördüm.) [Luka, bâb bir, âyet 1-4.]
Bu ibâreden birkaç ma’na anlaşılıyor:
Birincisi: Müellifin kendi zemânında dahâ bir çok kimseler İncîl yazdıkları sırada, Luka da bu İncîli yazmışdır.
İkincisi: Havârîlerin kendi elleri ile yazdıkları hiçbir İncîl bulunmadığını, Luka işâret etmekdedir. Zîrâ (kelâmın vekîlleri ve gözleri ile görmüş olanların bize nakl etdiklerine göre) cümlesi ile İncîl yazanları, gözleri ile görenlerden tefrîk etmiş, ayırmışdır.
Üçüncüsü: Kendisi için Havârîlerden birinin şâkirdi, talebesiyim demez. Çünki o asrda Havârîlerden birine isnâd edilen pek çok te’lîfler, yazılar, risâleler bulunduğundan öyle bir senedin, ya’nî havârîlerden birinin talebesi olduğunu bildirmesinin, kendi kitâbı için, başkalarının i’timâdına sebeb teşkil edeceğini ümmîd etmemişdir. Belki her husûsu kendisi tahkîk ederek, esâsından öğrendiğini, dahâ kuvvetli bir delîl olarak göstermişdir. Dikkat edilecek bir husûs şudur: Bugün ellerde mevcûd olan İncîllerin her yeni baskısında, i’tirâz edilen ibâreleri, münâsib bir kelime ile değişdirerek tahrîf etmek, protestan papazların âdetleri olduğu gibi, Meârif nezâretinin 1301 târîhli ve 572 numaralı ruhsatı ile İngiliz ve Amerikan Bible şirketlerinin, 1303 [m. 1886] senesinde İstanbulda basdırdıkları türkçe İncîl nüshasında dahî bu ibâreyi başka şekle sokmuşlardır. (Bütün husûslar en ince noktalarına kadar bildiğim üzere) ibâresi yerine, (Benim de başından beri bütün husûslara dâir tam bir vukûfum, bilgim bulunduğundan) ibâresi konularak, ma’nâyı maksadlarına göre değişdirmişlerdir. Fekat, fransızca nüshalarda ve Almanyada basılan almanca nüshalarda bu ibâre, bizim yukarıda terceme etdiğimiz gibidir.