369

Dahâ doğrusu, kendilerine verilen cevâbları ve getirilen delîlleri çürütecek sağlam bir vesîkaları olmadığından, haberdâr değilmiş ve bilmiyormuş gibi görünerek, (Mîzân-ül-hak), (Miftâh-ül-esrâr), (Gadâ-ül-mülâhazât) kitâblarında ve müslimânlara karşı neşr etdikleri yalan ve iftirâlarla dolu diğer kitâblarda, önceki i’tirâzlarını ve yalanlarını aynen tekrâr etmekdedirler. Bu kitâblarda, evvelce yazmış olduklarının, ismlerini değişdirerek, câhilleri aldatmak, i’tikâdlarını bozmak gibi kötü bir niyyete sâhibdirler. Ancak biz yukarıda zikr etdiğimiz (İzhâr-ül-hak) ve (Şems-ül-hakîka) kitâblarında, misyonerlere verilen cevâblardan bir kısmını, kısaca buraya yazmağı muvâfık [uygun] gördük:

Bütün Peygamberler “aleyhimüsselâm” me’mûr oldukları nübüvvetlerinin [peygamberliklerinin] doğruluğuna şâhid olmak üzere; gönderildikleri kavmlerin kıymet verdikleri ve kabûl etdikleri işlerden, insan kudretinin üstünde, âdet dışı olan ba’zı hârikulâde işler, ya’nî insanların bir mislini yapmakdan âciz oldukları işleri mu’cize olarak ortaya koymuşlardır. Resûlullahdan “sallallahü aleyhi ve sellem” zuhûr eden mu’cizelerin, üçbinden çok olduğu siyer kitâblarında yazılıdır. Kur’ân-ı kerîm ve hadîs-i şerîflerde beyân edilmiş olan ve gören ve işitenlerin rivâyet ederek, neslden nesle ulaşan ve bize kadar gelen, pek çok mu’cizelerin mevcûdiyyeti her dürlü şübheden uzakdır. Bu mu’cizelerden ba’zılarını iki nev’ üzerine beyân edelim:

BİRİNCİ NEV’: Bu kısm, Resûlullahdan “sallallahü aleyhi ve sellem” geçmiş ve gelecek ahvâle dâir sâdır olan mu’cizeler hakkındadır:

Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” geçmiş Peygamberlerin kıssalarını anlatdı. Ahd-i Atîk ve Ahd-i Cedîd kitâblarını bir kimseden okumadan ve öğrenmeden, binlerce sene önce yok olmuş, eserleri bile kalmamış geçmiş ümmetlerin hâllerinden haber verdi. Nitekim (İzhâr-ül-hak) kitâbının beşinci bâbı, birinci faslı, dördüncü kısmında diyor ki: (Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, Nûh aleyhisselâmın kıssasını anlatdı. Bu mu’cizeye Kur’ân-ı kerîm işâret etmekdedir. Hûd sûresinin kırkdokuzuncu âyetinde meâlen, (Bu Nuh aleyhisselâmın kıssası gayb haberlerindendir ki, [Cebrâîl vâsıtası ile] biz onu sana vahy ederiz. Bundan önce, Onu ne sen, ne de kavmin bilmezdiniz) buyurulmuşdur. Fekat, Kur’ân-ı kerîm ile geçmiş kitâblar (kütüb-ü sâlife) arasında görülen ba’zı ayrılıklar (İzhâr-ül-hak) kitâbının beşinci bâbının ikinci faslında anlatılmışdır. Kur’ân-ı kerîmde, geçmiş kavmlerin bilinmeyen haberleri çokdur.) Aynı kitâbın, beşinci bâbının, birinci faslının, üçüncü kısmında, Kur’ân-ı kerîmde bildirilen haberlerden yirmiiki adedi beyân edilmişdir.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.