Kendisinin âhirete teşrîfinden altı ay sonra Fâtımâ vâlidemiz de “radıyallahü anhâ” âhirete teşrîf etdi.
Ebû Zer-i Gıfârîye “radıyallahü anh” yalnız ve tenhâ bir yerde vefât edeceğini haber verdi. Aynen öyle oldu. [Rebze denilen yerde yalnız başına vefât buyurdu. Yanında sâdece kızı ve hanımı vardı. Vefâtından biraz sonra, Abdüllah ibni Mes’ûd ve diğer ba’zı zâtlar geldiler. Cenâzesinin gasl, techîz ve tekfîn işlerini yapdılar “radıyallahü anhüm ecma’în”.]
Eshâb-ı kirâmdan Sürâka bin Mâlike “radıyallahü anh” (Kisrânın bileziklerini giydiğin zemân nasıl olursun?) buyurmuşdur. Yıllar sonra, Ömer “radıyallahü anh”ın hilâfeti zemânında feth edilen Îrânın ganîmetleri, Medîne-i münevvereye geldi. Ganîmetlerin içerisinde Kisrânın kürkü ve bilezikleri vardı. Ganîmetlerin taksîminde, Ömer “radıyallahü anh”, Kisrânın bileziklerini Sürâkaya “radıyallahü anh” verdi. Sürâka bilezikleri koluna takdı. Geniş olduğu için tâ dirseğine çıkdı. Seneler önce Resûlullahın buyurduğunu hâtırladı ve ağladı.
İKİNCİ NEV’: Resûlullahdan “sallallahü aleyhi ve sellem”, fi’len meydâna gelen mu’cizeler çokdur. Bu mu’cizeleri burada saymağa kitâbın hacmi kâfî olmadığından ba’zılarını zikr edelim:
1— (Mi’râc) mu’cizesidir ki, mubârek cesedi ile berâber, ya’nî rûh ve bedeni ile birlikde ve uyanık iken olmuşdur. Bu mu’cizeye Kureyş kâfirleri inanmadılar. Ba’zı îmânı za’îf müslimânlar da, aklları ermediğinden, şübhe fitnesine düşüp, Resûlullaha “sallallahü aleyhi ve sellem” çeşidli süâller sorup, cevâblarını aldıkdan sonra tasdîk etdiler. Kâfirlerin süâllerini [sorularını] ve bunların cevâblarını öğrenmek isteyenler (İzhâr-ül-hak) kitâbına mürâce’at edebilirler. Mi’râc sâdece rûh ile olsa, onu inkâr edecek bir sebeb olmazdı. Çünki, rûh uykuda bir anda şarka ve garba gider. Bir kimsenin rü’yâda gördüğü şeylerin aynısı vâki’ olsa, evet olabilir denilir ve inkâr edilemez.
Mi’râc hem rûh, hem de beden ile olmuşdur. Allahü teâlâ dilediğini çok sür’atli hareket etdirmeğe kâdirdir. Bunun için mi’râca inanan akllı kimselere ve nakl edenlere herhangi bir şey söylenemez. Evet mi’râc, âdet olan işlerin hilâfınadır. Fekat mu’cizelerin hepsi de âdetin hilâfıdır. Bu âdet dışı mu’cizenin imkânını ve vukûunu, felsefecilerin ileri gelenlerinden İbni Sînâ[1] aklî delîller ile (Şifâ) kitâbında isbât etmişdir. Şübhe eden oraya mürâce’at edebilir. [Îmân edilecek şeyleri, felsefe kitâblarından değil, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitâblarından öğrenmelidir.]
—
[1] İbni Sinâ Hüseyn 428 [m. 1037] de Hemedânda vefât etdi.