● Ebû Bekr-i Sıddîkın ve belki bütün sahâbenin şemâil-i şerîfesi, geçmiş Peygamberlerin kitâblarında gelmişdir. (Zâlike meselühüm fit-Tevrâti ve meselühüm fil-İncîli.) [… Onların hâlleri, şerefleri, böylece Tevrâtda ve İncîlde bildirilmişdir… 3/24[Hak Sözün Vesîkaları: 265.]
● Ebû Bekr-i Sıddîka otuzüçbin kişi kendiliğinden ve seve seve bî’at etdiler. 3/24 [Hak Sözün Vesîkaları: 265.]
● Ebû Bekr “radıyallahü anh” buyurdu ki, (Aczini bilmek, anlamakdır. [Asl idrâk, kendinin aczini bilmekdir.]). 3/24 [Hak Sözün Vesîkaları: 265.]
● Ebû Bekr “radıyallahü anh”ın vilâyet tarafından münâsebeti, İbrâhîm aleyhisselâma; nübüvvet tarîkiyle (yoluyla) Mûsâ aleyhisselâmadır. 1/251 [Mektûbât Tercemesi: 308.]
● Ebû Bekr “radıyallahü anh” kemâlât-ı Muhammediyyeye yükselmiş, vilâyet-i Mustafaviyyeye dâhil olmuşdur. 1/251 [Mektûbât Tercemesi: 308.]
● Ebû Bekr “radıyallahü anh”ın mebde-i te’ayyünü, hakîkat-i Muhammedînin zıllıdir. Bu sebeble vârisân-ı Peygamberin [Peygamberin vârislerinin] efdalidir. 3/122.
● Ebû Hüreyre “radıyallahü anh” buyurmuşdur ki, “Resûlullahdan iki ilm edindim ki, birini beyân eyledim [açıkladım]. Diğerini âşikâre eylesem [açığa çıkarsam] öldürülürüm. O ilm, ilm-i esrârdır ki, herkesin idrâki ona yetişemez.” 1/267 [Mektûbât Tercemesi: 382.]
● İbn-i Sînâ kısa görüşlü olduğundan, islâmiyyetden pay alamadı. Sonunda felsefe pisliğinde kaldı. 1/245 [Mektûbât Tercemesi: 303.]
● İbn-i Sînâ ve Fârâbi, akl, nefs, rûh ve maddenin başlangıcı olmadığını söyleyip, gökleri ve muhteviyâtını kadîm bilmişlerdir. 1/266 [Mektûbât Tercemesi: 350.]
● İbnül vakt, erbâb-ı kulûba (kalbleri hâlden hâle değişen Evliyâya) denir ki, kalbi temkîne ulaşmamışdır.