● “Ceddidû îmâne küm bi kavli lâ ilâhe illallahü” hadîs-i şerîfi. “Îmânınızı Lâ ilâhe illallah diyerek tâzeleyiniz!” 1/78. [Mektûbât Tercemesi: 124.]
● Cezbe ancak bir üst makâmadır. Üstün üstüne değildir. Meczûb olmıyan sâliklere makâm-ı kalbdedir. Cezb edilmeleri ancak makâmı rûhadır ki, makâmı kalbin üstüdür. Rûhun şühûdünü şühûd-i Hak bilirler. 1/287 [Mektûbât Tercemesi: 426.]
● Bir cezbe ki, encâm-ı kârı [nihâyeti] sülûk ola, kâfîdir. Eğer sülûke gelmezse meczûb-ı ebterdir [kıymetsizdir], mahbûb değildir. 1/287 [Mektûbât Tercemesi: 426.]
● Cizyeyi, Hak teâlâ, küfrün hakâreti için emr eylemişdir. 1/193 [Mektûbât Tercemesi: 229.]
● Cesedi terbiye eden rûhdur. Kalıbı terbiye eden kalbdir. İnsandaki âlem-i halkdan olan maddelerin, âlem-i emrden olan latîfeler tarafından terbiye edildiği bildirilmekdedir. 1/210. [Mektûbât Tercemesi: 251.]
● Celâleddîn-i Devânî, isbât-ı vâcibde bî misldir. (Vâcib-i teâlâyı isbâtda emsâli bulunmıyan bir zâtdır). Öyle iken, delîllerinde, noksanlık mevcûddur. 1/272.[Mektûbât Tercemesi: 387.]
● Cemâ’at-i nâfile mekrûhdur [Nâfileleri cemâ’at ile kılmak mekrûhdur]. 1/260[Mektûbât Tercemesi: 326.]
● Cemâ’atin fazîleti. 1/260. [Mektûbât Tercemesi: 326.]
● Cemâl-i ilâhî. 3/98. [Se’âdet-i Ebediyye: 755.]
● Cum’a edâsında sultânın bulunması şart kılınmışdır ki, fitne çıkmak tehlükesi ortadan kalkmış olur. 1/218. [Mektûbât Tercemesi: 264.]
● Cum’aya, beş vaktde cemâ’ate ve bayram nemâzlarına hâzır olmak zârûriyât-i dindendir. 1/265 [Mektûbât Tercemesi: 349.]