● Şeyhlik ve halkı Hak celle ve a’lâya da’vet makâmı için, hâlleri, makâmları, müşâhedeleri ve tecellîleri ve keşfleri ve ilhâmları ve rü’yâ ta’bîrlerini bilmek lâzımdır. [Sahte tarîkatcılar, böyle anlaşılır] 1/224. [Mektûbât Tercemesi: 276.]
● Şeyh-ül-islâm lakâbıyla meşhûr olan Abdüllah-il-Ensârînin, “Menâzilis-sâyirîn” kitâbında buyuruyor ki: Ma’rifet ehlinin firâseti, tâliblerin isti’dâdını anlamak, riyâzet ehlinin firâseti ise, mahlûkâta âid gizli şeyleri bilmekdir. 2/92. [Se’âdet-i Ebediyye: 749.]
● Şeyh İbni Hacer buyuruyor ki: Alî ile Mu’âviye “radıyallahü anhümâ”nın ayrılıkları ictihâd ile idi. 1/251. [Mektûbât Tercemesi: 308.]
● Şeyh ibni Sekînenin bir mürîdi gusl için Bağdâdda Dicleye girip, Mısrda Nilden çıkdı. Ve Mısrda evlenip, evlâdları olup, yedi sene sonra Nil’e girip, Dicleden çıkdı. Ve elbisesini terk eylediği yerde buldu. Elbisesini giyip, evine geldi. Hanımı, (müsâfirler için hâzırlanmasını tenbîh eylediğin yemek hâzırdır) dedi. Birkaç senelik işin bir ânda hâsıl olması, şeklen mümkin değildir ki, zemân uzaması kabîlindendir. Bu hikâyenin rü’yâ kabîlinden olması muhtemeldir. [Bu hikâyenin güc gelen yeri, yıllarca yapılacak şeylerin bir anda yapılması değildir. Güc olan yeri, Bağdâdda bir an olan kısa zemân, Mısrda yedi sene uzamakdadır. Onun için bir rü’yâ olabilir.] 1/210. [Mektûbât Tercemesi: 251.]
● Şeyh Abdülkebîr-i Yemenînin ilm-i ilâhî hakkındaki kelâmının afv olunacak tarafı yokdur. 1/100. [Mektûbât Tercemesi: 151.]
● Şeyhaynın [Ebû Bekr ve Ömer “radıyallahü anhümâ”nın] üstünlükleri, sahâbe ve tâbi’înin icmâ’ları ile sâbit olmuşdur. 3/24. [Hak Sözün Vesîkaları: 265.]
● Şeytân, insanı, farzları yapmakdan alakoyup, [sonraya bırakdırıp], nâfileler ile meşgûl eder. 3/17. [Se’âdet-i Ebediyye: 102.]
● Şeytân, Resûlullahın “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” sûretine giremez.