● Sofiyye vahdet-i vücûda, ulemâ kesret-i vücûda kâildir [kabûl eder]. Ayrılık sözlerdedir. 2/44. [Se’âdet-i Ebediyye: 943.]
● Savm [oruc], Cehennem ateşinden siperdir. “Hadîs-i şerîf.” 3/17. [Se’âdet-i Ebediyye: 102.]
● Suyun yaratılması, göklerin ve yerin yaratılmasından evveldir. 2/76. [Se’âdet-i Ebediyye: 915.]
● Sıkıntılı zemânlarda “Lâ havle” ile ve “Muavvizeteyn” ile def’ edeler [bunları okuyalar]. 2/32. [Se’âdet-i Ebediyye: 427.]
● Zıddeyn [iki zıd] aynı zemân ve aynı mekânda bir arada bulunamaz. Ammâ, iki zıddın, birinin diğerinde bulunması ve birinin diğeri ile buluşması, imkânsız değildir. 1/296. [Mektûbât Tercemesi: 475.]
● Zarar ihtimâli ile çok menfa’at terk edilir. 1/313. [Mektûbât Tercemesi: 502.]
– T –
● Bu tâifeyi hor ve zelîl zan eylemeyeler. 1/68. [Mektûbât Tercemesi: 106.]
● Takıyye, mezhebini, inancını saklamakdır ki, şî’îlerin yoludur.
● Tâlibin nefse uymaması lâzımdır ki, bu da vera’ ve takvâ ile olur ki, harâmlardan kaçınmakdır. 1/286. [Mektûbât Tercemesi: 420.]
● Tâlib, sâdık olmalıdır. Sâdık olmak için yirmi senede melek yazacak bir günâh bulmamalıdır. 1/222. [Mektûbât Tercemesi: 274.]
● Tâlib sâdık olunca, zikr ve teveccüh olmasa dahî, yalnız ihlâs ve muhabbeti ile ilerler. 1/260. [Mektûbât Tercemesi: 326.]
● Tâlib uyanık olmalı, mürşidinin yanında rü’yâlara hiç kıymet vermemelidir. 1/273.[Mektûbât Tercemesi: 398.]
● Tâlibin ilerlemesi [yükselmesi], kâmil ve mükemmil olan [yetişmiş ve yetişdirebilen] şeyhin tasarruf ve teveccühüne bağlıdır. 1/296. [Mektûbât Tercemesi: 475.]