● Nefsin kalb ile bağlılığı vardır. Gönül vâsıtası ile rûha bağlanır. Rûhdan gelen feyzler, tafsîlatlı olarak kalbe ve nefse ve nefsden his organlarına yayılır. 1/22. [Mektûbât Tercemesi: 38.]
● Nefs-i emmârenin inkârı mevcûd iken, ahkâm-ı islâmiyyeyi delîl ile [akl ve fen ile] anlamak güçdür. Önce nefsi temizlemek zarûrî olup, bundan sonra, îmân-ı hakîkî müyesser olur. 1/46. [Mektûbât Tercemesi: 79.]
● Nefs-i emmârenin azgınlık zemânı olan gençlik zemânında, insan, şeytâna muhâlefetde bulunsa, az bir amel için çok sevâba nâil olur. İhtiyârlık zemânında [ömrün sonunda] güç ve kuvvet kalmaz ve normal şartlar bozulup, [cem’iyyetin sebebleri, perişân oldukda] nedâmet ve pişmânlıkdan gayri yapılacak iş yokdur. Ve çok olur ki, o zemâna dahî yetişmek nâsib olmaz. Pişmânlık zemânı yakalanamayıp, pişmânlık nasîb olmazsa, ebedî azâb ve büyük cezâya yakalanır. 1/96. [Mektûbât Tercemesi: 143.]
● Nefs-i emmâre üzerine, islâmiyyetin emr ve yasaklarına uymakdan ziyâde, zor bir iş [şey] yokdur. 1/221. [Mektûbât Tercemesi: 269.]
● Nefs-i emmârenin fesâdâtı semm-i kâtildir. [Nefs-i emmârenin fesâdları yol kesicidir.] Şeytânın ilkâsı ile olan hâricî fesâdlar, kolaylıkla zevâl pezîrdir. [Kolaylıkla izâle edilir.] 3/27. [Se’âdet-i Ebediyye: 428.]
● Nefs-i emmârenin harâblığı [mahv olması] dînin sâhibine uymakla olur. Gayrı ile mümkin değildir. 1/221. [Mektûbât Tercemesi: 269.]
● Nefs, emmârelikden kurtulup, itmînâna kavuşmadıkça, islâmiyyetin aslının hâsıl olması, müyesser olmaz. 2/50. [Se’âdet-i Ebediyye: 948.]
● Nefsin safâsı, dalâletdir. 2/92. [Se’âdet-i Ebediyye: 749.]