● “Mâlâ-ya’nî ile [fâidesiz şey ile] meşgûl olmak, Hak teâlânın o kuldan yüz çevirdiğinin işâretidir.” Hadîs-i şerîf. 4/85.
● “Kulun, Allahü teâlâya en sevgili olduğu hâl, kulunun secdede olduğu hâldir. Yüzü toprakda olunca [secdeye kapanınca] afv olunur.” Hadîs-i şerîf. 6/122.
● Me’yûs olmak ve hiçbirşey olmadığını anlamak artdıkca, kemâlâtın zuhûru da artar. 6/230.
● Mubâhın işlenmesi, Hak teâlânın emri ile olursa, farz ve vâciblere dâhildir. 6/232.
● Mebde ve Me’âd risâlesi, imâm-ı Rabbânînin tasnîflerindendir. 4/183.
● Mebde ve Me’âd risâlesinde îcâzet bahsi. 4/61.
● Mebde-i te’ayyünler, Allahü teâlânın ilminde, ilâhî kemâlâtın anlaşılması ve ayırt edilmesinden ibâretdir. Ve her kemâl bir şahsın mebde-i te’ayyünüdür. Sekiz sıfatın ilmî varlığından başka, hâricde dahî sübûtu vardır. 4/66.
● Mebde-i te’ayyünler, Muhammed-ül-meşreb olanlarda, şü’ûn makâmında, olmıyanlarda ise, sıfat makamındadır. 5/116.
● Mebde-i te’ayyünler, ismlerin zılleridir. 6/213.
● Mebde-i te’ayyün, âşık ile ma’şûk arasında geçiddir ve kavuşma yolu ona münhasırdır. [O yoldan kavuşulur]. 4/66.
● Feyzin kaynağında kesiklik olmaz. Eğer feyzde kesiklik var ise, onun sebebi, feyzi alandadır. Feyzi verende değildir. 6/168. [Hak Sözün Vesîkaları: 354.]
● Bir bid’at sâhibine yolda rast gelen, yolunu değişdirmelidir. 4/29. [Se’âdet-i Ebediyye: 89.]
● Bid’at sâhibinin cenâzesine giden kimse, dönünceye kadar, Allahü teâlânın gadabına uğrar. 4/29. [Se’âdet-i Ebediyye: 89.]