Vefâtın da orada olacakdır. Kıyâmet gününde şark ehlinin önderi olacaksın.” Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurduğu gibi oldu. Büreyde “radıyallahü anh” bir savaşda Merv şehrine gitdi ve orada vefât etdi. Hadîs âlimleri demişlerdir ki, şehrler hakkında vârid olan hadîs-i şerîflerden en sıhhatli hadîs, Büreyde “radıyallahü anh” hadîsidir. Büreydenin “radıyallahü anh” kabri, Hakîm ibni Amr Gaffârînin kabrinin yanındadır. Hakîm ibni Amr Gaffârî Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” Eshâbındandır. Merve emîr ve kâdî olmuşdur. Hicretin ellinci senesinde vefât etmişdir. Büreyde “radıyallahü anh” ise hicretin altmışıncı senesinde vefât etdi.
• Selmân-i Fârisî “radıyallahü anh” müslimân olmadan önce birçok râhib ile sohbet etmiş, pekçok patriğin hizmetinde bulunmuşdu. Herbiri ömrünün sonunda başka bir râhibin yanına gitmesini vasıyyet etmişdi. Yanında bulunduğu son râhibin de, vefâtı yaklaşınca, sizden sonra kimin yanına gideyim, diye sordu. O râhib dedi ki: Şu ânda yeryüzünde sohbetinde bulunacağın ve sana hayr gelecek bir kimse bilmiyorum. Fekat, âhır zemân Peygamberinin gönderilmesi yaklaşdı! O Peygamber İbrâhîm aleyhisselâmın dîni üzere olur. O iki taşlık arâzî arasında ve hurma ağacının bol olduğu bir yerde bulunacakdır. İki kürek kemiği arasında nübüvvet mührü vardır. Hediyyeyi kabûl eder. Sadakayı kabûl etmez. Selmân-ı Fârisî “radıyallahü anh” o râhibin vasıyyeti üzerine Arabistâna gitmek üzere yola çıkdı. Sonunda Medîneye ulaşdı. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” Medîneye hicret ederken Kubâda konakladıkları sırada, Selmân-ı Fârisî “radıyallahü anh” yanına bir şeyler alıp, Resûlullahın huzûruna gitdi. Götürdüğü şeyleri bunlar sadakadır diyerek takdîm etdi. Resûlullah, Eshâbına, siz yiyiniz, buyurdu ve kendisi yimedi. Selmân-ı Fârisî kendi kendine alâmetin birisi ortaya çıkdı, dedi. Bundan sonrasını kendisi şöyle anlatmışdır: Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” Kubâdan Medîneye gelince, yine yanıma birşeyler alıp, huzûruna gitdim. Bunlar hediyyedir, dedim. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, Eshâbıyla birlikde o hediyyeden yidiler.